اَلْإِمْرَارُ [el-imrâr] (hemzenin kesriyle) Geçirip savuşturmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَمَرَّ فُلاَنًا عَلَى الْجِسْرِ إِذَا سَلَكَهُ فِيهِ Ve mürûr eder kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَمَرَّ بِهِ إِذَا جَعَلَهُ يَمُرُّ بِهِ Ve bir nesne acı olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَمَرَّ الشَّيْءُ إِذَا صَارَ مُرًّا Ve acıtmak, acı kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَمَرَّ الشَّيْءَ إِذَا جَعَلَهُ مُرًّا Bu maʹnâdandır ki “Filân ne zarar ve ne nefʹ eder” diyecek yerde هُوَ مَا يُمِرُّ وَمَا يُحْلِى derler, مَا يَضُرُّ وَمَا يَنْفَعُ maʹnâsına. Ve
إِمْرَارٌ [imrâr] Buğday içre مُرَيْرَاءُ [mureyrâ΄] dedikleri nesne olmak maʹnâsınadır, ke-mâ se-yuzkeru; yukâlu: أَمَرَّ الطَّعَامُ إِذَا صَارَ فِيهِ الْمُرَيْرَاءُ Ve bir adam genç ve serkeş ve nâ-râm devenin kuyruğundan tutup râm olunca kadar beri öte sallayıp döndürmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَمَرَّ الْبَكْرَةَ الصَّعْبَةَ بِذَنَبِهَا إِذَا صَرَفَهَا شِقًّا لِشِقٍّ حَتَّى يُذَلِّلَهَا بِذَلِكَ
اَلْإِمْرَارُ [el-imrâr] (hemzenin kesriyle) Acı olmak; yukâlu: أَمَرَّ الشَّيْءُ إِذَا صَارَ مُرًّا Ve
إِمْرَارٌ [imrâr] Acı etmeğe de derler; yukâlu: مَرَّ الشَّيْءُ وَأَمَرَّهُ غَيْرُهُ Ve
إِمْرَارٌ [imrâr] İpi muhkem bükmeğe dahi derler; yukâlu: أَمْرَرْتُ الْحَبْلَ فَهُوَ مُمَرٌّ إِذَا فَتَلْتَهُ فَتْلًا شَدِيدًا Ve
إِمْرَارٌ [imrâr] Acı söylemek maʹnâsına gelir; ve minhu kavluhum: مَا أَمَرَّ فُلَانٌ وَمَا أَحْلَى أَيْ مَا قَالَ مُرًّا وَلَا حُلْوًا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı