اَلْخَفْعُ [el-ḣafʹ] (نَفْعٌ [nefʹ] vezninde) Açlıktan yâ safrâ hareketi gibi ʹârızadan baş dönüp yere düşmek maʹnâsınadır; yukâlu: خَفَعَ الرَّجُلُ خَفْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا دِيرَ بِهِ فَسَقَطَ مِنْ جُوعٍ وَغَيْرِهِ Ve kılıçla vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَفَعَهُ بِالسَّيْفِ إِذَا ضَرَبَهُ بِهِ Ve
خَفْعٌ [ḣafʹ] ve
خَفَعَانٌ [ḣafeʹân] (fetehâtla) Asılı perde ve sevb makûlesi beri öte salınmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَفَعَ السِّتْرُ أَوِ الثَّوْبُ الْمُعَلَّقُ خَفْعًا وَخَفَعَانًا إِذَا تَحَرَّكَ Ve bedende en ve oynak yerleri salkı ve sölpük olmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَفَعَ مَفْصِلُهُ إِذَا اسْتَرْخَى Ve bir adamın açlıktan bağrı yanmak maʹnâsınadır; yukâlu: خُفِعَ الرَّجُلُ عَلَى بِنَاءِ الْمَفْعُولِ إِذَا احْتَرَقَتْ كَبِدُهُ مِنَ الْجُوعِ
اَلْخَفْعُ [el-ḣafʹ] (ḣâ’nın fethi ve fâ’nın sükûnuyla) Açlıktan yâhûd âhar nesneden baş çigzinip düşmek; yukâlu: خَفَعَ الرَّجُلُ خَفْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا دِيرَ بِهِ فَسَقَطَ مِنْ جُوعٍ وَغَيْرِهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı