er-retem ~ اَلرَّتَمُ

Kamus-ı Muhit - الرتم maddesi

اَلرَّتَمُ [er-retem] (fethateynle) Katır tırnağı dedikleri nebâta denir, iplik gibi ince olmakla رَتْمٌ [retm] dedikleri rişteye teşbîh olunmuştur; çiçeği şebboy çiçeğine ve tohumu mercimeğe şebîh olur, çiçeği ve tohumu kuvvetli mukayyî ve dallarının ʹusâresini ʹale’r-rîk şürb, kezâlik deniz suyuyla menkûʹunu ihtikân ʹırku’n-nesâ ʹilletine nâfiʹ ve tohumundan yirmi bir dânesini ʹale’r-rîk ibtilâʹ gövdede çıkan çıbanları dâfiʹdir. رَتَمٌ [retem] lafzının müfredi رَتَمَةٌ [retemet]tir hâ’yla. Ve

رَتَمٌ [retem] Su ile dolu tuluma ve meşke denir. Ve açık ulu yola denir, şâh-râh maʹnâsına. Ve gizli söze denir. Ve pek utanmağa denir; yukâlu: أَخَذَهُ مِنْهُ الرَّتَمُ أَيِ الْحَيَاءُ التَّامُّ Ve رَتِيمَةٌ [retîmet] dedikleri zikr olunan ağaç dallarına denir ki seferber olan ʹArab birbirine bend eder.

اَلرَّتْمُ [er-retm] (كَتْمٌ [ketm] vezninde) Kırıp ufatmak maʹnâsınadır, ʹalâ-kavlin kesr-i enfe mahsûstur; yukâlu: رَتَمَهُ رَتْمًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا كَسَرَهُ وَدَقَّقَهُ أَوْ خَاصٌّ بِكَسْرِ الْأَنْفِ Ve

رَتْمٌ [retm] Kırılıp hurd olmuş nesneye denir ki vasf bi’l-masdardır, مَرْتُومٌ [mertûm] maʹnâsınadır. Ve neş΄et eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: رَتَمَ فِي بَنِي فُلَانٍ أَيْ نَشَأَ Ve رَتَمٌ [retem] dedikleri zikri âtî nebât ekl eylemekle bayılmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَتَمَ الرَّجُلُ إِذَا أَخَذَهُ غَشْيٌ مِنْ أَكْلِ الرَّتَمِ Ve mevâşî رَتَمٌ [retem] dedikleri nebât otlamak maʹnâsınadır; yukâlu: رَتَمَتِ الْمِعْزَى إِذَا رَعَتِ الرَّتَمَ Ve söz söylemek maʹnâsınadır; yukâlu: مَا رَتَمَ فُلَانٌ بِكَلِمَةٍ أَيْ مَا تَكَلَّمَ بِهَا

Vankulu Lugatı - الرتم maddesi

اَلرَّتَمُ [er-retem] (fethateynle) Cemʹi, zikr olunan ağaçlar maʹnâsına. Ve

رَتَمٌ [retem] Şol ağaç budağına dahi derler ki ʹArab tâ΄ifesi sefere gider oldukta onu birbirine bağlarlar, seferden ʹavdet ettikte onu bağlanmış bulursa ehl-i beyti hıyânet etmemiştir diye iʹtikâd eder.

اَلرَّتْمُ [er-retm] (râ’nın fethi ve tâ’nın sükûnuyla) Bir nesneyi ufatmak; tekûlu: رَتَمْتُ الشَّيْءَ رَتْمًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا كَسَرْتَهُ وَيُقَالُ رَتَمَ أَنْفَهُ بِالتَّاءِ وَالثَّاءِ جَمِيعًا Ve

رَتْمٌ [retm] مَرْتُومٌ [mertûm] maʹnâsına da gelir ki ufanmış demek olur. Ve

رَتْمٌ [retm] Söz söylemeğe dahi derler; tekûlu: مَا رَتَمَ فُلَانٌ بِكَلِمَةٍ أَيْ مَا تَكَلَّمَ بِهَا

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı