eṯ-ṯayr ~ اَلطَّيْرُ

Kamus-ı Muhit - الطير maddesi

اَلطَّيَرَانُ [eṯ-ṯayerân] (جَوَلاَنٌ [cevelân] vezninde) ve

اَلطَّيْرُ [eṯ-ṯayr] (سَيْرٌ [seyr] vezninde) ve

اَلطَّيْرُورَةُ [eṯ-ṯayrûret] (صَيْرُورَةٌ [ṡayrûret] vezninde) Uçmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَارَ الطَّائِرُ يَطِيرُ طَيَرَانًا وَطَيْرًا وَطَيْرُورَةً إِذَا تَحَرَّكَ فِي الْهَوَاءِ وَهُوَ لَهُ فِي الْجَوِّ كَمَشْيِ الْحَيَوَانِ فِي الْأَرْضِ Ve bir nesne uzamak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: طَارَ الشَّعْرُ إِذَا طَالَ

Vankulu Lugatı - الطير maddesi

اَلطَّيْرُ [eṯ-ṯayr] (ṯâ’nın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) طَائِرٌ [ṯâ΄ir]in cemʹidir, صَاحِبٌ [ṡâḩib]in cemʹi صَحْبٌ [ṡaḩb] olduğu gibi. Ve Ḵuṯrub eyitti: Gâh olur طَيْرٌ [ṯayr] vâhide dahi ıtlâk olunur. Ve Ebû ʹUbeyde dahi böyle rivâyet kılmıştır. Ve kuri΄e ﴿فَيَكُونُ طَيْرًا بِإِذْنِ اللهِ﴾ (آل عمران 49) Ve

طَيْرٌ [ṯayr] Yaramaz fâl maʹnâsına da gelir; تَطَيُّرٌ [teṯayyur]dan me΄hûzdur, ism olmak üzere; ve minhu kavluhum: “لَا طَيْرَ إِلَّا طَيْرُ اللهِ” كَمَا يُقَالُ “لَا أَمْرَ إِلَّا أَمْرُ اللهِ”İbnu’s-Sikkît eyitti: طَائِرُ اللهِ derler طَائِرُكَ demezler ve طَيْرُ اللهِ dahi denmez.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı