el-ʹâ΄il ~ اَلْعَائِلُ

Kamus-ı Muhit - العائل maddesi

اَلْعَائِلُ [el-ʹâ΄il] Maʹnâ-yı evvelden ism-i fâʹildir; cemʹi عَالَةٌ [ʹâlet] ve عُيَّلٌ [ʹuyyel] gelir, رُكَّعٌ [rukkaʹ] vezninde ve عَيْلَى [ʹaylâ] gelir, سَكْرَى [sekrâ] vezninde. Şârihin beyânına göre عَالَةٌ [ʹâlet] عَوَلَةٌ [ʹavelet] takdîrindedir fetehâtla.

Vankulu Lugatı - العائل maddesi

اَلْعَائِلُ [el-ʹâ΄il] (yâ’nın kesriyle) Mâ΄il maʹnâsınadır; minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿ذَلِكَ أَدْنَى أَلَّا تَعُولُوا﴾ (النساء، 3) قَالَ مُجَاهِدٌ لَا تَمِيلُوا وَلَا تَجُورُوا وَيُقَالُ عَالَ فِي الْحُكْمِ أَيْ جَارَ وَمَالَ Ve

عَوْلٌ [ʹavl] Galebe maʹnâsına da gelir; yukâlu: عَالَنِي الشَّيْءُ يَعُولُنِي أَيْ غَلَبَنِي وَثَقُلَ عَلَيَّ Ve

عَوْلٌ [ʹavl] Bir nesne büyüyüp müştedd olmağa dahi derler; yukâlu: عَالَ الْأَمْرُ إِذَا اشْتَدَّ وَتَفَاقَمَ ve yukâlu: عِيلَ صَبْرِي أَيْ غُلِبَ ve kavluhum: عِيلَ مَا هُوَ عَائِلُهُ أَيْ غُلِبَ مَا هُوَ غَالِبُهُ Yaʹnî galebeden hâlî olmasın, pes bu mesel darb olunur, kelimâtında taʹaccüb olunan kimse hakkında duʹâ tarîki üzere. Ve

عَوْلٌ [ʹavl] Ferâ΄iz عَوْلٌ [ʹavl]ına dahi derler; yukâlu: عَالَتِ الْفَرِيضَةُ إِذَا ارْتَفَعَتْ وَهُوَ أَنْ يَزِيدَ سِهَامًا فَيَدْخُلَ النُّقْصَانُ عَلَى أَهْلِ الْفَرَائِضِ Ebû ʹUbeyde eyitti: Ben şöyle zann ederim ki bu meylden me΄hûz ola. Ve vechi budur ki farîza kaçan عَوْلٌ [ʹavl] olsa, ehl-i farîza üzere meyl edip hisselerin naks eder. Ve عَالَ زَيْدٌ اَلْفَرَائِضَ derler, müteʹaddî ve lâzım gelir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı