اَلظِّئْرُ [eż-żiʹr] (żâ’nın kesri ve hemzenin sükûnuyla) Şol hatuna ve sâ΄ir hayvâna denir ki gayrın veledine yakılıp emzirir ola. İnsânda olana dâye ve süt anası taʹbîr olunur, lâkin süt anasından eʹammdır, zîrâ ظِئْرٌ [żiʹr] zeker ve ünsâya ıtlâk olunur. Cemʹi أَظْؤُرٌ [eż΄ur] gelir, أَفْلُسٌ [eflus] vezninde ve أَظْئَارٌ [eż΄âr] gelir, أَبْيَارٌ [ebyâr] vezninde ve ظُؤُورٌ [żu΄ûr] ve ظُؤُورَةٌ [żu΄ûret] gelir żâ’ların zammıyla ve ظُؤَارٌ [żu΄âr] gelir, رُخَالٌ [ruḣâl] vezninde ve ظُؤْرٌ [żu΄r] gelir, żâ’nın zammıyla. Kâle’ş-şârih ve fi’n-Nihâye: وَمِنْهُ حَدِيثُ سَيْفِ الْقَيْنِ ظِئْرُ إِبْرَاهِيمَ ابْنِ النَّبِيِّ عَلَيْهِمَا السَّلاَمُ وَهُوَ زَوْجُ مُرْضِعَتِهِ Ve minhu hadîsu ʹÖmer radıyallâhu ʹanhu: “أُعْطِي رُبَعَةً يَتْبَعُهَا ظِئْرُهَا” أَيْ أُمُّهَا وَأَبُوهَا Ve
ظِئْرٌ [żi΄r] Köşkün rüknüne ıtlâk olunur; yukâlu: شَيَّدَ ظِئْرَ الْقَصْرِ أَيْ رُكْنَهُ Ve binâlarda kirişleme ve ok taʹbîr ettikleri büyük direğe ıtlâk olunur ki üzerine direkleri vazʹ olunmak için duvarın bir yanına üstüvâr olunur.
اَلظِّئْرُ [eż-żi΄r] (żâ’nın kesri ve hemzenin sükûnuyla) Dâye, murdiʹa maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı