eṯ-ṯayy ~ اَلطَّيُّ

Kamus-ı Muhit - الطي maddesi

اَلطَّيُّ [eṯ-ṯayy] (ṯâ’nın fethi ve yâ’nın teşdîdiyle) Bir nesneyi dürmek maʹnâsınadır; yukâlu: طَوَى الصَّحِيفَةَ طَيًّا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي نَقِيضُ نَشَرَهَا Bunun aslı طَوَى idi. Ve bir lakırdıyı yâ bir haberi ketm eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: طَوَى الْحَدِيثَ إِذَا كَتَمَهُ Ve طَيُّ كَشْحٍ [ṯayyu keşḩ] bir adamdan küllî iʹrâz ve müfârakat eylemekten kinâyedir; tekûlu: طَوَى كَشْحَهُ عَنِّي أَيْ أَعْرَضَ عَنِّي مُهَاجِرًا Ve cemâʹatin yanına oturmak yâhûd onlara gelmek yâhûd onları geçip gitmek maʹnâsına müstaʹmeldir, gûyâ ki onları dürmüş olur; yukâlu: طَوَى الْقَوْمَ إِذَا جَلَسَ عِنْدَهُمْ أَوْ أَتَاهُمْ أَوْ جَازَهُمْ Kezâlik طَيُّ كَشْحٍ عَلَى الْأَمْرِ [ṯayyu keşḩ ʹale’l-emr] bir işi ihfâ΄ ve izmâr eylemekten kinâye olur; yukâlu: طَوَى كَشْحَهُ عَلَى أَمْرٍ إِذَا أَخْفَاهُ Ve طَيٌّ [ṯayy]-ı bilâd u mesâfe katʹ ve güzerânından kinâyedir; yukâlu: طَوَى الْبِلَادَ إِذَا قَطَعَهَا Ve طَيُّ الْبُعْدِ [ṯayyu’l-buʹd] takrîbden kinâyedir; yukâlu: طَوَى اللهُ الْبُعْدَ لَنَا أَيْ قَرَّبَهُ Ve

طَيٌّ [ṯayy] ʹAn-kasdin aç durmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَوَى الرَّجُلُ إِذَا تَعَمَّدَ الْجُوعَ

Vankulu Lugatı - الطي maddesi

اَلطَّيُّ [eṯ-ṯayy] (ṯâ’nın fethi ve yâ’nın teşdîdiyle) Bir nesneyi dürmek; tekûlu: طَوَيْتُ الشَّيْءَ طَيًّا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي Ve

طَيٌّ [ṯayy] Açlığa kasd etmeğe dahi derler; yukâlu: طَوَى يَطْوِي طَيًّا إِذَا تَعَمَّدَ لِلْجُوعِ Ve bir kimseden dostluğu kesip iʹrâz etmeğe dahi derler; yukâlu: فُلَانٌ طَوَى عَنْ كَشْحِهِ إِذَا أَعْرَضَ بِوُدِّهِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı