el-furḵân ~ اَلْفُرْقَانُ

Kamus-ı Muhit - الفرقان maddesi

اَلْفَرْقُ [el-farḵ] (حَرْقٌ [ḩarḵ] vezninde) ve

اَلْفُرْقَانُ [el-furḵân] (fâ’nın zammıyla) İki nesne arasını ayırmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَرَقَ بَيْنَهُمَا فَرْقًا وَفُرْقَانًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا فَصَلَ ve kavluhu taʹâlâ: ﴿فِيهَا يُفْرَقُ كُلُّ أَمْرٍ حَكِيمٍ﴾ أَيْ يُقْضَى ve kavluhu taʹâlâ: ﴿وَقُرْآنًا فَرَقْنَاهُ﴾ أَيْ فَصَّلْنَاهُ وَأَحْكَمْنَاهُ ve kavluhu taʹâlâ: ﴿وَإِذْ فَرَقْنَا بِكُمُ الْبَحْرَ﴾ أَيْ فَلَقْنَاهُ ve kavluhu taʹâlâ: ﴿فَالْفَارِقَاتِ فَرْقًا﴾ أَيِ الْمَلَائِكَةُ تَنْزِلُ بِالْفَرْقِ بَيْنَ الْحَقِّ وَالْبَاطِلِ Ve

فَرْقٌ [farḵ] Başta olan saç bölüklerinin yoluna denir ki murâd aralıklarıdır; yukâlu: بَدَا الشَّيْبُ فِي فَرْقِهِ وَهُوَ الطَّرِيقُ فِي شَعْرِ الرَّأْسِ Ve bir kuş ismidir. Ve keten bezine denir. Ve bir ölçek adıdır ki Medîne’de maʹrûftur, üç sâʹ gılâl istîʹâb eder ve bunda fethateynle câ΄izdir, ʹalâ-kavlin fethateynle efsahtır ve ʹinde’l-baʹz on altı rıtl ve ʹalâ-kavlin dört rıtl istîʹâb eder; cemʹi فُرْقَانٌ [furḵân] gelir, بُطْنَانٌ [buṯnân] vezninde; yukâlu: كَالَهُ بِالْفَرْقِ وَهُوَ مِكْيَالٌ بِالْمَدِينَةِ يَسَعُ ثَلَاثَةَ آصُعٍ وَيُحَرَّكُ أَوْ هُوَ أَفْصَحُ أَوْ يَسَعُ سِتَّةَ عَشَرَ رِطْلًا أَوْ أَرْبَعَةَ أَرْطَالٍ Mütercim der ki burada nüshalarda أَوْ أَرْبَعَةَ أَرْبَاعٍ mersûm olmakla galat-ı mahzdır. Muṯarrizî Muġrib’de akvâl-i ʹadîde tahrîrinden sonra وَبَعْضُهُمْ يَقُولُ اَلْفرْقُ بِسُكُونِ الرَّاءِ أَرْبَعَةُ أَرْطَالٍ ʹibâretini resm eylemekle savâb olan burada أَرْبَعَةُ أَرْطَالٍ ʹunvânıyla olmaktır. Ve Tehžîb’de üç sâʹ on altı rıtlı müstevʹibdir diye mersûm olmakla zâhiren mü΄ellifin ihtilâfla beyânı mülâyim değildir, zîrâ esahh-ı akvâl üzere sâʹ-ı nebevî beş rıtl ve sülüs-i rıtl olmakla üç sâʹ tamâm on altı rıtl olur, meğer Ḩicâzî ve ʹIrâḵî ihtilâfına mahmul ola. Ve فِرْقٌ [firḵ] dedikleri yarılmış çekirdeğe mâlik olmak maʹnâsınadır ki deveye ʹalef ederler, ke-mâ se-yuzkeru; yukâlu: فَرَقَ الرَّجُلُ فَرْقًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا مَلَكَ الْفِرْقَ Şârih der ki gerçi mü΄ellifin siyâkından zamîr-i مَلَكَ ona ircâʹ olunmak mütebâdirdir, lâkin savâb olan koyun sürüsüne râciʹ olmaktır. Ve

فَرْقٌ [farḵ] Kuş hadeslemek maʹnâsınadır; yukâlu: فَرَقَ الطَّائِرُ فَرْقًا إِذَا ذَرَقَ

Vankulu Lugatı - الفرقان maddesi

اَلْفُرْقَانُ [el-furḵân] (fâ’nın zammı ve râ’nın sükûnuyla) Bi-maʹnâhu; tekûlu: فَرَقْتُ بَيْنَ الشَّيْئَيْنِ أَفْرُقُ فَرْقًا وَفُرْقَانًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ Ve kavluhu taʹâlâ: ﴿وَقُرْاٰنًا فَرَقْنَاهُ﴾ (الإسراء، 106) مَنْ خَفَّفَ قَالَ بَيَّنَّاهُ مِنْ فَرَقَ يَفْرُقُ وَمَنْ شَدَّدَ قَالَ أَنْزَلْنَاهُ مُفَرَّقًا فِي أَيَّامٍ ve yukâlu: فَرَقَ لَهُ الطَّرِيقُ yaʹnî kaçan yol ayrılsa.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı