اَلْفِرَاضُ [el-firâḋ] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) Libâsa denir; yukâlu: مَا عَلَيْهِ شَيْءٌ مِنَ الْفِرَاضِ أَيِ اللِّبَاسِ Ve ırmağın ağzına denir ki içine girecek ve su alacak gedik olacaktır; yukâlu: سَقَيْنَا الدَّابَّةَ بِالْفِرَاضِ وَهُوَ فُوهَةُ النَّهْرِ Ve
فِرَاضٌ [Firâḋ] Baṡra ile Yemâme arasında bir mevziʹ adıdır. Ve yollara denir, طُرُقٌ [ṯuruḵ] maʹnâsına. Müfredi فُرْضَةٌ [furḋat]tır, غُرْفَةٌ [ġurfet] vezninde; yukâlu: مَا فِي الْبَيْدَاءِ مِنْ فِرَاضٍ أَيْ طُرُقٍ
اَلْفِرَاضُ [el-firâḋ] (fâ’nın kesriyle) Cemʹi. Ve
فِرَاضٌ [firâḋ] Nehrin su salacak yerine de derler. Ve
فِرَاضٌ [firâḋ] Libâsa dahi derler; yukâlu: مَا عَلَيْهِ مِنْ فِرَاضٍ أَيْ شَيْءٌ مِنْ لِبَاسٌ Ve
فَرْضٌ [ferḋ] Bir nevʹ hurmâya dahi derler. Ve Aṡmaʹî eyitti: فَرْضٌ [ferḋ] ʹUmân vilâyetinin hurmâlarının aʹlâsına derler. Ve عُمَانُ [ʹUmân] ʹayn-ı mühmelenin zammı ve mîm’in tahfîfiyle Yemen vilâyetinde bir şehrin adıdır. Ve
فَرْضٌ [ferḋ] Hak taʹâlânın vâcib kıldığı nesneye dahi derler فَرْضٌ [ferḋ] dediler, meʹâlimi ve hudûd-ı muʹayyenesi olduğu için. Ve
فَرْضٌ [ferḋ] Kalkana dahi derler, siper maʹnâsına. Ve
فَرْضٌ [ferḋ] قِدْحٌ [ḵidḩ] maʹnâsına da gelir ki قِدْحٌ [ḵidḩ] ḵâf’ın kesri ve dâl’ın sükûnuyla yeleksiz ve temrensiz oka derler. Ve
فَرْضٌ [ferḋ] ʹAtiyye-i mersûmeye dahi derler; yukâlu: مَا أَصَبْتُ مِنْهُ فَرْضًا وَلَا قَرْضًا يُقَالُ فَرَضْتُ الرَّجُلَ وَأَفْرَضْتُهُ إِذَا أَعْطَيْتَهُ وَقَدْ فَرَضْتُ لَهُ فِي الْعَطَاءِ وَفَرَضْتُ لَهُ فِي الدِّيوَانِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı