اَلْفَرِيصُ [el-ferîṡ] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Su husûsunda olan nöbetdaşa denir; tekûlu: هُوَ فَرِيصِي أَيْ يُفَارِصُنِي فِي الشِّرْبِ Ve boyun damarlarına denir ki katʹ ile helâk olur; müfredi فَرِيصَةٌ [ferîṡat]tır; ve minhu yukâlu: لِلْجَرْيِ ضَخْمُ الْفَرِيصَةِ وَهِيَ وَدَجُ الْعُنُقِ Ve
فَرِيصَةٌ [ferîṡat] İnsân ve hayvânda yan ile yaʹnî boş böğür ile küreğin miyânında olur, dâ΄imâ ve hâssaten havf vaktinde tiril tiril titretir; yukâlu: إِرْتَعَدَتْ فَرِيصَتُهُ وَهِيَ لَحْمَةٌ بَيْنَ الْجَنْبِ وَالْكَتِفِ لاَ تَزَالُ تُرْعَدُ Ve
فَرِيصَةٌ [ferîṡat] Dübürün ismidir, أُمُّ سُوَيْدٍ [ummu suveyd] maʹnâsına.
اَلْفَرِيصُ [el-ferîṡ] (fâ’nın fethi ve râ’nın kesri ve meddiyle) Şol kimsedir ki seninle nevbetleşir. Ve
فَرِيصٌ [ferîṡ] Boyun damarına dahi derler. Ve فَرِيصَةٌ [ferîṡat]ın cemʹi dahi gelir omuzla yan arasında olan etler maʹnâsına, nitekim gelir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı