el-kiyâset ~ اَلْكِيَاسَةُ

Kamus-ı Muhit - الكياسة maddesi

الكَيْسٌ [keys] (kâf’ın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) ve

اَلْكِيَاسَةُ [el-kiyâset] (فِرَاسَةٌ [firâset] vezninde) Zekâ ve fıtnat maʹnâsınadır ki humk ve belâhet mukâbilidir; yukâlu: كَاسَ الْغُلاَمُ يَكِيسُ كَيْسًا وَكِيَاسَةً ضِدُّ حَمُقَ [Ve] cimâʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: كَاسَ الْمَرْأَةَ إِذَا جَامَعَهَا ve minhu’l-hadîsu’l-âtî. Ve tıbb yaʹnî tabâbet maʹnâsınadır, lâkin şarih طِبٌّ nüshasını taglît ve طِيبٌ olmağı tasvîb eylemiştir. Ve

كَيْسٌ [keys] Civân-merdlik maʹnâsınadır; yukâlu: هُوَ أَهْلُ الْكَيْسِ أَيِ الْجُودِ Ve ʹakl ve hûş maʹnâsınadır; yukâlu: صَاحِبُ الْكَيْسِ أَيِ الْعَقْلِ Ve rüşd ve fetânette bir adama gâlib olmak maʹnâsınadır ki bâb-ı mugâlebede müstaʹmeldir; yukâlu: كَايَسَهُ فَكَاسَهُ كَيْسًا أَيْ غَلَبَهُ فِي الْكِيَاسَةِ Ve minhu’l-hadîsu ennehu ʹaleyhi’s-selâm kâle li-Câbir: ḣأَتُرَانِي إِنَّمَا كِسْتُكَ لِآخُذَ جَمَلَكَ لَكَ الثَّمَنُ وَلَكَ الْجَمَلُḢ أَيْ غَلَبْتُكَ بِالْكَيْسِ Ve fîhi eyzan kâle ʹaleyhi’s-selâm li-Câbir: ḣ فَإِذَا قَدِمْتَ فَالْكَيْسَ الْكَيْسَḢ وَهُوَ أَمْرٌ بِالْجِمَاعِ أَوْ نَهْيٌ عَنِ الْمُبَادَرَةِ إِلَى الْجِمَاعِ بِاسْتِعْمَالِ الْعَقْلِ فِي اسْتِبْرَائِهَا لِئَلاَّ يَحْمِلَهُ الشَّبَقُ عَلَى غِشْيَانِهَا حَائِضًا Yaʹnî “Yâ Câbir, sizler seferden geldiğinizde hemân zevceniz ile evlâd talebi için cimâʹa mübâderet eyleyesiz.” Ve vech-i sânîye göre, “Hemân seferden geldiğiniz gibi ʹayâliniz hâ΄iz midir, yoksa pâk mıdır taharrî edip istiʹmâl-i ʹakl ile tahkîk eylemeksizin cimâʹa mübâderet eylemeyesiz tâ ki şiddet-i şehvet sizi takarrüb-i hâ΄ize dûçâr eylemeye.” Pes buna göre كَيْسٌ [keys] ʹakl maʹnâsına me΄hûzdur.

Vankulu Lugatı - الكياسة maddesi

اَلْكِيَاسَةُ [el-kiyâset] (kâf’ın kesriyle) Kezâlik oğlan zarîf olmak; yukâlu: كَاسَ الْوَلَدُ يَكِيسُ كَيْسًا وَكِيَاسَةً

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı