el-kevkebet ~ اَلْكَوْكَبَةُ

Kamus-ı Muhit - الكوكبة maddesi

اَلْكَوْكَبُ [el-kevkeb] (جَوْهَرٌ [cevher] vezninde) ve

اَلْكَوْكَبَةُ [el-kevkebet] (hâ’yla) Yıldıza denir, نَجْمٌ [necm] gibi. Şârih der ki بَيَاضٌ [beyâḋ] ve بَيَاضَةٌ [beyâḋat] ve عَجُوزٌ [ʹacûz] ve عَجُوزَةٌ [ʹacûzet] gibi, كَوْكَبٌ [kevkeb] ve كَوْكَبَةٌ [kevkebet] dahi derler; ve fi’l-meseli: “ذَهَبُوا تَحْتَ كُلِّ كَوْكَبٍ” أَيْ تَفَرَّقُوا Yaʹnî “Her biri bir tarafa perâkende ve târümâr olup gittiler.” Ve

كَوْكَبٌ [kevkeb] Baʹzı göze ʹârız olan ak noktaya denir. Envâʹı vardır, ak düşmek ve ak su ve perde emsâli ıstılâhât-ı kehhâliyyesi vardır. Ve

كَوْكَبٌ [kevkeb] Uzun olan nebâta denir. Ve bir kavmin seyyid ve ser-dârına ıtlâk olunur; yukâlu: هُوَ كَوْكَبُ الْقَوْمِ أَيْ سَيِّدُهُمْ Kezâlik fâris ve cündî ve hayyâline ıtlâk olunur. Ve şiddet-i harârete denir. Ve kılıca ve suya ve zindâna denir. Ve demir ensere denir, مِسْمَارٌ [mismâr] maʹnâsına; Kevâkibî Çelebi ona mensûbdur. Ve şol hıttaya yaʹnî ifrâz ve taʹyîn olunmuş arza denir ki levni müfriz olduğu arzın levnine muhâlif ola. Ve

كَوْكَبٌ [kevkeb] طَلْقٌ [ṯalḵ] dedikleri dârûya denir, Türkîde evren pulu taʹbîr olunur. Müfredâtta taʹyîn için كَوْكَبُ اْلأَرْضِ [kevkebu’l-ʹarḋ] taʹbîr ederler. Ve

كَوْكَبٌ [kevkeb] Silâh-pûş adama ıtlâk olunur. Ve dağa denir, جَبَلٌ [cebel] maʹnâsına. Baʹzı nüshada ḣâ-yı muʹceme ile خَيْلٌ [ḣayl] ʹunvânında mersûm olmakla süvârî, sipâh gürûhu demek olur, ikisi de mülâyimdir. Ve

كَوْكَبٌ [kevkeb] Vakt-i bülûgu mütekarrib olan oğlana denir, gulâm-ı mürâhik maʹnâsına. Ve فُطْرٌ [fuṯr] yaʹnî mantar aksâmından delice mantar dedikleri nebâta denir ki ak olur, kattâldir. Ve

كَوْكَبُالشَّيْءِ [kevkebu’ş-şey΄] Bir nesnenin kesîr ve muʹazzam ve müctemiʹ olanına denir. Ve

كَوْكَبُالرَّوْضَةِ [kevkebu’r-ravḋa] Bâgçenin ve merg-zârın şükûfesine ıtlâk olunur; tekûlu: مَا أَزْهَرَ كَوْكَبَ الرَّوْضَةِ أَيْ نَوْرَهَا Ve

كَوْكَبُالْحَدِيدِ [kevkebu’l-ḩadîd] Mücellâ pûlâdın ve demirin parıldayıp yaldıramasına ıtlâk olunur; tekûlu: أَعْجَبَنِي كَوْكَبُ هَذَا الْحَدِيدِ أَيْ بَرِيقُهُ وَتَوَقُّدُهُ Ve

كَوْكَبُالْبِئْرِ [kevkebu’l-bi΄r] Göz, kuyunun su nebʹ eden menbaʹına ve çeşmesine ıtlâk olunur; yukâlu: غَارَ كَوْكَبُ الْبِئْرِ أَيْ عَيْنُهَا Ve

كَوْكَبُ [Kevkeb] Ṯaberiyye üzere müşrif bir kalʹa adıdır. Ve bir hatunun ismidir. Ve gece otluklar üzere düşen kırağı katrelerine denir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı