en-naḩt ~ اَلنَّحْتُ

Kamus-ı Muhit - النحت maddesi

اَلنَّحْتُ [en-naḩt] (nûn’un fethi ve ḩâ-yı mühmelenin sükûnuyla) Ağaç yonmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَحَتَ الْعُودَ وَنَحِتَهُ نَحْتًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالأَوَّلِ وَالرَّابِعِ إِذَا بَرَاهُ Mütercim der ki kelâm-ı ʹArabda kelime-i menhûte olur ki işbu نَحْتٌ [naḩt] mâddesindendir. Ve baʹzen hılâl-i terâcimde bu fakîr dahi taʹyîn eylemiştir, ıstılâhlarında نَحْتٌ iki kelimeden bir kelime tasvîr eylemekten ʹibârettir, dülgerin iki ağacı naht edip bir ağaç tertîb eylediği gibi. Meselâ عَبْدُ الشَّمْسِ [ʹAbduşşems] kabîlesine nisbette عَبْشَمِيٌّ [ʹAbşemiyy] ve عَبْدُ الدَّارِ [ʹAbduddâr]a nisbette عَبْدَرِيٌّ [ʹAbderiyy] ve اِمْرُؤُ الْقَيْسِ [İmru΄ulḵays]a nisbette مَرْقَسِيٌّ [Merḵasiyy] ve تَيْمُ الله [Teymullâh]a nisbette تَيْمَلِيٌّ [Teymeliyy] dedikleri gibi. Kezâlik صَهْصَلِقٌ [ṡahṡaliḵ] kavli, صَهَلٌ [ṡahel] ve صَلَقٌ [ṡaleḵ] kelimelerinden ve شَقَحْطَبٌ [şaḵaḩṯab] شِقُّ حَطَبٍ [şiḵḵu ḩaṯab] lafzlarından menhûttur. Ve حَوْقَلَةٌ [ḩavḵalet] ve بَسْمَلَةٌ [besmelet] ve حَمْدَلَةٌ [ḩamdelet] ve سَبْحَلَةٌ [sebḩalet] ve حَيْعَلَةٌ [ḩayʹalet] ve جَعْفَلَةٌ [caʹfelet] ki جُعِلْتُ فِدَاكَ kelimelerinden menhûttur, bu bâbdandır. Suyûtî, Muzhîr’de tafsîl eylemiştir. Ve

نَحْتٌ [naḩt] Taş yonmakta dahi istiʹmâl olunur, ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿وَتَنْحِتُونَ مِنْ الْجِبَالِ بُيُوتًا﴾ وَقَرَأَ الْحَسَنُ وَتَنْحَاتُونَ يَعْنِي بِإِشْبَاعِ الْفَتْحَةِ وَهُوَ بِمَعْنَى تَنْحِتُونَ Kâle fi’l-Baṡâ΄ir: وَقَرَأَ الْحَسَنُ وَتَنْحَتُونَ بِفَتْحِ الْحَاءِ وَزَادَ تَنْحَاتُونَ بِإِشْبَاعِ الْفَتْحَةِ Ve seyr ü sefer insân ve hayvânı zebûn ve mehzûl eylemek maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: نَحَتَ السَّفَرُ الْبَعِيرَ إِذَا أَنْضَاهُ Ve yere çalmak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: نَحَتَ فُلاَنًا إِذَا صَرَعَهُ Ve cimâʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَحَتَ الْجَارِيَةَ إِذَا نَكَحَهَا Ve

نَحْتٌ [naḩt] Mahz ve hâlis maʹnâsınadır; yukâlu: بَرْدٌ نَحْتٌ أَيْ خَالِصٌ Ve

نَحْتٌ [naḩt] Tabîʹat ve sirişt maʹnâsınadır ki tesmiye bi’l-masdardır.

Vankulu Lugatı - النحت maddesi

اَلنَّحْتُ [en-naḩt] (nûn’un fethi ve ḩâ’nın sükûnuyla) Yonmak, tırâşîden maʹnâsına; yukâlu: نَحَتَهُ يَنْحِتُهُ نَحْتًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı