اَلنَّخْجُ [en-naḣc] (nûn’un fethi ve ḣâ-yı muʹcemenin sükûnuyla) Cimâʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَخَجَ الرَّجُلُ الْمَرْأَةَ نَخْجًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا بَاضَعَهَا Ve sel suyu derenin kenârlarına çarpılmakla gürüldemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَخَجَ السَّيْلُ فِي الْوَادِي إِذَا اصْطَدَمَ فِي سَنَدِ الْوَادِي وَصَوَّتَ Mü΄ellif burada وَالسَّيْلُ وَتَصْوِيتُهُ فِي سَنَدِ الْوَادِي ʹibâretiyle tefsîr eylemekle وَالسَّيْلُ وَتَصْوِيتُهُ kavli, nuhâtın أَعْجَبَنِي زَيْدٌ وَكَرَمُهُ kavlleri bâbındandır, tahsîsi müfîddir, inşâ΄allahu taʹâlâ, dâl bâbında “ف،ر،ن،د” mâddesinde bu terkîb tafsîl olunur. Ve kuyu içre kovayı dolmak için beri öte çalıp tahrîk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَخَجَ الدَّلْوَ إِذَا حَضْحَضَهَا فِي الْبِئْرِ Ve makʹad seslenmek, yaʹnî zartalamak maʹnâsınadır; yukâlu: نَخَجَ اِسْتُهُ إِذَا صَوَّتَ
اَلنَّخْجُ [en-naḣc] (nûn’un fethi ve ḣâ-i muʹcemenin sükûnuyla) Kuyu içinde kovayı dolsun diye tahrîk etmek; yukâlu: نَخَجْتُ الدَّلْوَ مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ وَهُوَ لُغَةٌ فِي مَخَجْتُهَا إِذَا خَضْخَضْتَهَا Yaʹnî kaçan sen kovayı tahrîk etsen böyle dersin. Ve
نَخْجٌ [naḣc] Cimâʹ etmek maʹnâsına da gelir; yukâlu: نَخَجَ الرَّجُلُ الْمَرْأَةَ إِذَا بَاضَعَهَا Ve مُبَاضَعَةٌ [mubâḋaʹat] مُجَامَعَةٌ [mucâmaʹat] maʹnâsınadır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı