en-naḩḋ ~ اَلنَّحْضُ

Kamus-ı Muhit - النحض maddesi

اَلنَّحْضُ [en-naḩḋ] (مَحْضٌ [maḩḋ] vezninde) Ete denir, لَحْمٌ [laḩm] maʹnâsına, ʹalâ-kavlin uyluk eti gibi sımsıkı olanına denir; yukâlu: أَطْعَمَهُمُ النَّحْضَ أَيِ اللَّحْمَ أَوِ اللَّحْمَ الْمُكْتَنِزَ Müfredi نَحْضَةٌ [naḩḋat]tır ki büyücek parça demektir. Cemʹi نُحُوضٌ [nuḩûḋ] gelir nûn’un zammıyla ve نِحَاضٌ [niḩâḋ] gelir nûn’un kesriyle. Ve

نَحْضٌ [naḩḋ] Masdar olur, etin yüzünü sıyırıp soymak maʹnâsına; yukâlu: نَحَضَ اللَّحْمَ نَحْضًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا قَشَرَهُ Ve bir kimseye su΄âlde pek ibrâm eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: نَحَضَ فُلاَنًا إِذَا أَلَحَّ عَلَيْهِ فِي سُؤَالِهِ Ve temren yalmanını perdâht edip yufkalatmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: نَحَضَ السِّنَانَ إِذَا رَقَّقَهُ Ve kemikten eti soyup almak maʹnâsınadır; yukâlu: نَحَضَ الْعَظْمَ إِذَا أَخَذَ لَحْمَهُ

Vankulu Lugatı - النحض maddesi

اَلنَّحْضُ [en-naḩḋ] (nûn’un fethi ve ḩâ’nın sükûnuyla) ve

اَلنَّحْضَةُ [en-naḩḋat] Kezâlik bir yere birikip cemʹ olan ettir, uyluk eti gibi meselâ. Ve

نَحْضٌ [naḩḋ] Eti gidermeğe dahi derler tâ kemiği kalınca; yukâlu: نَحَضْتُ مَا عَلَى الْعَظْمِ مِنَ اللَّحْمِ أَنْحَضُهُ مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı