اَلْوَهْوَهَةُ [el-vehvehet] (زَلْزَلَةٌ [zelzelet] vezninde) Köpek kısmı yanık yanık ulumak maʹnâsınadır; yukâlu: وَهْوَهَ الْكَلْبُ إِذَا جَزِعَ فَرَدَّدَهُ Ve erkek eşek dişisinin çevresinde şefkat cihetiyle seslenmek maʹnâsınadır; yukâlu: وَهْوَهَ الْعَيْرُ إِذَا صَوَّتَ حَوْلَ أُتُنِهِ شَفَقَةً Ve hatun vecd ve hüzn hâletinde haykırmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَهْوَهَتِ الْمَرْأَةُ إِذَا صَاحَتْ فِي الْحُزْنِ Ve
وَهْوَهَةٌ [vehvehet] At kısmının kişnemesi sonunda boğazında tereddüd eden savta denir ki heyherti taʹbîr olunur.
اَلْوَهْوَهَةُ [el-vehvehet] (ʹalâ-vezni اَلزَّلْزَلَة [ez-zelzelet]) Arslan anramak; yukâlu: وَهْوَهَ الْأَسَدُ فِي زَئِيرِهِ Ve زَئِيرٌ [ze΄îr] arslanın sînesinde tereddüd eden âvâzıdır. Ve
وَهْوَهَةٌ [vehvehet] Hımâr-ı vahşînin, erkeğini çağırmağa dahi derler; yukâlu: وَهْوَهَ الْحِمَارُ حَوْلَ عَانَتِهِ إِشْفَاقًا عَلَيْهَا Ve عَانَةٌ [ʹânet] hımâr-ı vahşî sürüsüne derler ve إِشْفَاقٌ [işfâḵ] havfa derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı