el-vely ~ اَلْوَلْيُ

Kamus-ı Muhit - الولي maddesi

اَلْوَلْيُ [el-vely] (vâv’ın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Bir nesneye pek yakın olmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَلِيَهُ يَلِيهِ وَلْيًا مِنَ الْبَابِ السَّادِسِ وَوَلَاهُ يَلِيهِ مِنَ الثَّانِي إِذَا دَنَا مِنْهُ وَقَرُبَ وَتَقُولُ كُلْ مِمَّا يَلِيكَ أَيْ مِمَّا يُقَارِبُكَ Ve

وَلْيٌ [vely] Bir şey΄e karîb olan nesneye denir ki vasf bi’l-masdardır; tekûlu: دَارُهُ وَلْيُ دَارِي أَيْ قَرِيبَةٌ مِنْهَا Ve bir yağmurun ʹakibinde yağan yağmura denir; yukâlu: سَقَطَ الْوَلْيُ أَيِ الْمَطَرُ بَعْدَ الْمَطَرِ Şârihin beyânına göre bahâr yağmurundan sonraca olan yağmur olacaktır. Ve

وَلْيٌ [vely] Bu maʹnâda masdar olur; yukâlu: وُلِيَتِ الْأَرْضُ عَلَى الْمَجْهُولِ إِذَا مُطِرَتْ بِالْوَلْيِ

اَلْوَلِيُّ [el-veliyy] (غَنِيٌّ [ġaniyy] vezninde) İsmdir, bir yağmur ʹakibinde yağan yağmura denir. Ve

وَلِيٌّ [veliyy] Bir adamın dostuna ve yâr ve sadîkine denir; yukâlu: هُوَ وَلِيُّهُ أَيْ مُحِبُّهُ وَصَدِيقُهُ Ve muʹîn ve nasîr maʹnâsınadır; yukâlu: هُوَ وَلِيُّهُ أَيْ نَصِيرُهُ Mü΄ellifin Baṡâ΄ir’de beyânına göre işbu وَلِيٌّ [veliyy] mâddesi iki yâhûd ziyâde nesnenin beynlerine ecnebî tahallül eylemeyerek müteʹâkiben husûllerine mevzûʹdur. Ve istiʹâre vechiyle husûl-i mezkûr min-haysü’l-mekân ve min-haysü’n-nisbe ve min-haysü’d-dîn ve min-haysü’s-sadâka ve min-haysü’n-nusret ve min-haysü’l-iʹtikâd kurbiyyette istiʹmâl olunur.

Vankulu Lugatı - الولي maddesi

اَلْوَلْيُ [el-vely] (vâv’ın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Yakın olmak, kurb maʹnâsına; yukâlu: تَبَاعَدْنَا بَعْدَ وَلْيٍ ve yukâlu: كُلْ مِمَّا يَلِيكَ أَيْ مِمَّا يُقَارِبُكَ Yaʹnî “Hân üzere her ne cânib sana karîb ise ondan ekl eyle.” Yukâlu minhu: وَلِيَهُ يَلِيهِ مِنَ الْبَابِ السَّادِسِ وَهُوَ شَاذٌّ Ve

وَلْيٌ [vely] Bahârda ibtidâ yağan yağmurun ʹakîbince yağana dahi derler, ʹalâ-mâ se-yecî΄u. Ve

وَلْيٌ [vely] Zikr olunan yağmurla yer nem-nâk olmağa dahi derler; tekûlu: وَلِيَتِ الْأَرْضُ وَلْيًا

اَلْوَلِيُّ [el-veliyy] (vâv’ın fethi ve lâm’ın kesri ve yâ’nın teşdîdiyle) Şol yağmurdur ki وَسْمِيٌّ [vesmiyy] dedikleri yağmurdan sonra yağar. Ve وَلِيٌّ [veliyy] dediler وَسْمِيٌّ [vesmiyy]i vely ettiğinden ötürü. Ve وَسْمِيٌّ [vesmiyy] şol yağmura derler ki evvel-i bahârda yağar gûyâ ki yeri nebâtâtla boyar. Ve وَلْيٌ [vely] dahi derler sükûn-ı lâm’la, nitekim mürûr etti: فَهُوَ يَجِيءُ عَلَى فَعْلٍ وَفَعِيلٍ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı