belhe ~ بَلْهَ

Kamus-ı Muhit - بله maddesi

بَلْهَ [belhe] (كَيْفَ [keyfe] vezninde) İsm-i fiʹl-i emrdir, دَعْ ve أُتْرُكْ maʹnâsına; yukâlu: بَلْهَ مَا أَضْمَرْتَ أَيْ دَعْهُ Ve gâhca masdar menzilinde müstaʹmel olur, terk maʹnâsına. Ve keyfe maʹnâsına ism olur. Ve ism-i fiʹl olduğuna göre mâ-baʹdi mansûb olur; yukâlu: بَلْهَ زَيْدًا أَيِ اتْرُكْهُ Ve masdar sûretine göre mâ-baʹdi izâfetle mecrûr olur; yukâlu: بَلْهَ زَيْدٍ أَيِ الْزَمْ تَرْكَ زَيْدٍ Ve كَيْفَ kelimesine mürâdif oldukta mâ-baʹdi merfûʹ olur ve evvelki ve üçüncü sûretlerde بَلْهَ lafzının fethası binâ΄ yaʹnî âhiri feth üzere mebnî olur ve ikinci sûrette iʹrâbdır, zîrâ masdardır ve fî tefsîri sûreti’s-secde min Ṡaḩîḩi’l-Buḣârî: “أَعَدْتُ لِعِبَادِيَ الصَّالِحِينَ مَا لَا عَيْنٌ رَأَتْ وَلَا أُذُنٌ سَمِعَتْ وَلَا خَطَرَ عَلَى قَلْبٍ بَشَرٍ ذُخْرًا مِنْ بَلْهِ مَا اطَّلَعْتُمْ عَلَيْهِ” اَلْحَدِيث Bunda maʹânî-i selâse-i mezkûreden hâric olarak مِنْ kelimesiyle muʹarreb ve mecrûr vâkiʹ oldu. Ve baʹzılar burada غَيْرُ kelimesiyle tefsîr eylediler. Ve bu tefsîr بَلْهَ kelimesini istisnâ΄ kelimâtından ʹadd edenlerin kavline muvâfıktır. Ve أَجَلْ [ecel] maʹnâsına gelir ki harf-i cevâbdır. Şârih der ki Nihâye’de bu hadîs مِنْ kelimesinden mücerreden merkûmdur, دَعْ ve أُتْرُكْ maʹnâsıyla müfesserdir.

Vankulu Lugatı - بله maddesi

بَلْهَ [belhe] (bâ’nın fethi ve lâm’ın sükûnu ve hâ’nın fethi üzere binâsıyla) كَيْفَ [keyfe] gibi bir kelimedir ki دَعْ maʹnâsına. Ve Aḣfeş eyitti: بَلْهَ [belhe] gâh olur masdar menzilesinde istiʹmâl olunur ve gâh olur سِوَى maʹnâsına istiʹmâl olunur. Ve fi’l-hadîsi: “أَعْدَدْتُ لِعِبَادِيَ الصَّالِحِينَ مَا لَا عَيْنٌ رَأَتْ وَلَا أُذُنٌ سَمِعَتْ وَلَا خَطَرَ عَلَى قَلْبِ بَشَرٍ بَلْهَ مَا اطَّلَعْتُمْ عَلَيْهِ” ve baʹzı nüshada بَلْهَ مَا أَطْلَعْتُهُمْ dahi vâkiʹ olmuştur bâb-ı إِفْعَالٌ [ifʹâl]den, ikisinde dahi ʹibâd-ı mü΄minîne dünyâda ihbâr ve is΄âr ile maʹlûm olundu, gayrı nesne verilir demek olur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı