اَلسَّنْدَرِيُّ [es-senderiyy] (جَعْفَرِيٌّ [caʹferiyy] vezninde) Yavuz ve dilîr ve pür-dil adama ıtlâk olunur ki düşmanın ölçeğine vâfî mükâfât eder yâhûd şecer-i mezbûra mensûbdur, şiddet ve salâbette; yukâlu. رَجُلٌ سَنْدَرِيٌّ أَيْ جَرِيءٌ شَدِيدٌ Ve uzun adama ve sâ΄ir şey΄e ıtlâk olunur. Ve arslana ıtlâk olunur. Ve be-gâyet ak olan mızrak ve ok temrenine ve kılıç namlusuna ıtlâk olunur. Ve
سَنْدَرِيٌّ [Senderiyy] Bir şâʹir lakabıdır. Ve bir nevʹ büyük ve iri ölçek adıdır ve bu سَنْدَرَةٌ [senderet]ten başkadır; gûyâ ki ona mensûbdur. Ve gözleri iri ve büyük olan insân ve hayvâna ıtlâk olunur; yukâlu: رَجُلٌ سَنْدَرِيٌّ أَيِ الضَّخْمُ الْعَيْنَيْنِ Ve iyi ve bihter şey΄e denir; yukâlu: شَيْءٌ سَنْدَرِيٌّ أَيْ جَيِّدٌ Ve kötü ve kemter şey΄e denmekle zıdd olur; yukâlu: شَيْءٌ سَنْدَرِيٌّ أَيْ رَدِيءٌ Bu maʹnâ dahâmet maʹnâsından musavverdir ki ekserî yakışıksız olur. Ve
سَنْدَرِيٌّ [senderiyy] Bir cins kuşun ismidir. Ve be-gâyet sâf ve berrâk olan temrene denir; yukâlu: سِنَانٌ سَنْدَرِيٌّ أَيْ أَزْرَقُ Ve bir işte müstaʹcil ve şitâb-kâr adama denir; yukâlu: رَجُلٌ سَنْدَرِيٌّ أَيْ مُسْتَعْجِلٌ Ve saht ve müstahkem kirişlenmiş metîn ve zûr-mend yaya denir; yukâlu: قَوْسٌ سَنْدَرِيَّةٌ أَيْ مُوتَرَةٌ مُحْكَمَةٌ
اَلسَّنْدَرِيُّ [es-senderiyy] (sîn’in fethi ve âhirinde yâ’nın teşdîdiyle) Bir cins oktur ki سَنْدَرَةُ [senderet]e mahsûstur. Ve سَنْدَرَةُ [senderet] bir cins ağaçtır. Ve
سَنْدَرِيٌّ [Senderiyy] Kezâlik bir şâʹirin ismidir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı