اَلسُّمُوُّ [es-sumuvv] (عُلُوٌّ [ʹuluvv] vezninde) Yükselmek maʹnâsınadır; yukâlu: سَمَا الشَّيْءُ يَسْمُو سُمُوًّا إِذَا ارْتَفَعَ Ve bâ΄ harfiyle müteʹaddî olur, yükseltmek maʹnâsına; yukâlu: سَمَا بِهِ أَيْ أَعْلَاهُ Ve yukâlu: سَمَا لِيَ الشَّيْءُ أَيْ رُفِعَ مِنْ بُعْدٍ فَاسْتَبَنْتُهُ Yaʹnî “Iraktan filân nesne bana refʹ ve işhâs olunmakla onu gereği gibi idrâk eyledim.” Ve
سُمُوٌّ [sumuvv] Şikâra çıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَمَا الْقَوْمُ إِذَا خَرَجُوا لِلصَّيْدِ
اَلسُّمُوُّ [es-sumuvv] (zammeteynle ve vâv’ın teşdîdiyle) Yükseklik irtifâʹ maʹnâsına; tekûlu minhu: سَمَوْتُ وَسَمَيْتُ مِثْلُ عَلَوْتُ وَعَلَيْتُ وَسَلَوْتُ وَسَلَيْتُ Ve bu Šaʹleb rivâyetidir. Ve
سُمُوٌّ [sumuvv] Bir nesne ziyâde zâhir olmağa dahi derler; tekûlu: سَمَا لِي شَخْصٌ إِذَا ارْتَفَعَ حَتَّى اسْتَثْبَتَّهُ Ve
سُمُوٌّ [sumuvv] Bir nesneyi basar tamâm ihâta etmeğe dahi derler; tekûlu: سَمَا بَصَرُهُ إِذَا عَلَا Ve
سُمُوٌّ [sumuvv] Ava çıkmağa dahi derler; yukâlu: اَلْقَوْمُ سَمَوْا إِذَا خَرَجُوا لِلصَّيْدِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı