اَلسَّوْرَةُ [es-sevret] (sîn’in fethi ve vâv’ın sükûnuyla) ve
اَلسُّوَارُ [es-suvâr] (sîn’in zammıyla) Şarâb ve sirke makûlesinin tîzliğine ve yavuzluğuna denir ki başa sıçrayıp yakıp yandırması hâletinden ʹibârettir; tekûlu: أَخَذَتْنِي سَوْرَةُ الْخَمْرِ وَالْخَلِّ وَسُوَارُهَا أَيْ حِدَّتُهُ Mü΄ellifin Baṡâ΄ir’de beyânına göre سَوْرٌ [sevr] ve سَوْرَةٌ [sevret] yükseğe sıçramak maʹnâsına olup baʹdehu hiddet ve şiddet maʹnâsına istiʹmâl olundu, سَوْرَةُ الْخَمْرِ [sevretu’l-ḣamr] ve سَوْرَةُ الْخَلِّ [sevretu’l-ḣall] gibi. İntehâ. Ve
سَوْرَةُ الْمَجْدِ [sevretu’l-mecd] ʹİzz ve mecd ve şerefin eser ve irtifâʹından ʹibârettir; yukâlu: لَهُ سَوْرَةٌ فِي الْمَجْدِ أَيْ أَثَرٌ وَعَلاَمَةٌ وَارْتِفَاعٌ فِيهِ Ve
سَوْرَةُ الْبَرْدِ [sevretu’l-berd] Soğuğun şiddetinden ʹibârettir; yukâlu: اَلْيَوْمَ لِلْبَرْدِ سَوْرَةٌ أَيْ شِدَّةٌ Ve
سَوْرَةُ السُّلْطَانِ [sevretu’s-sulṯân] Pâdişâhların kahr ve batş ve iʹtidâ΄ ve satvetinden ʹibârettir; yukâlu: إِشْتَدَّتْ عَلَيْهِمْ سَوْرَةُ السُّلْطَانِ أَيْ سَطْوَتُهُ وَاعْتِدَاؤُهُ Bu mahallerde سَوْرَةُ [sevret] kelimesi ismdir. Ve
سَوْرَةُ [Sevret] Bir mevziʹ adıdır. Ve esâmî-i ricâldendir: Sâhibü’s-Sunen Ebû ʹÎsâ Muḩammed et-Tirmižî el-Bûġî eḋ-Ḋarîr’in ceddi ismidir. Ve Sevre b. el-Ḩakem el-Ḵâḋî aʹlâm-ı muhaddisîndendir ki ʹAbbâs ed-Dûrî kendisinden ahz-ı hadîs eylemiştir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı