اَلسَّيْحُ [es-seyḩ] (sîn’in fethi ve yâ’nın sükûnuyla) ve
اَلسَّيَحَانُ [es-seyeḩân] (fetehâtla) Su yer yüzünde akıp gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: سَاحَ الْمَاءُ يَسِيحُ سَيْحًا وَسَيَحَانًا إِذَا جَرَى عَلَى وَجْهِ اْلأَرْضِ Ve gölge bir tarafa dönüp yürümek maʹnâsınadır ki baʹde’z-zevâl hâletidir; yukâlu: سَاحَ الظِّلُّ إِذَا فَاءَ Ve
سَيْحٌ [seyḩ] Hâssaten zâhirde yaʹnî yer yüzünde cereyân eden suya denir ki tesmiye bi’l-masdardır. Ve yol yol kalemli nesc olunmuş kilime ve ʹabâya denir. Ve
سَيْحٌ [Seyḩ] Benû Ḩassân b. ʹAvf yurdunda bir su adıdır. Ve Yemâme’de üç vâdî adıdır.
اَلسَّيْحُ [es-seyḩ] Akarsu, mâ-i cârî maʹnâsına. Ve
سَيْحٌ [seyḩ] Bürdelerden bir nevʹdir. Ve
سَيْحٌ [seyḩ] Kezâlik şol ʹabâya derler ki muhattat ola, yaʹnî yol yol alacası ola. Ve
سَيْحٌ [seyḩ] Gitmek ve meyl etmek maʹnâsına da gelir. Ve bir suyun dahi ismidir, ʹalâ-mâ se-yecî΄u.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı