اَلْفَطْرُ [el-faṯr] (سَطْرٌ [saṯr] vezninde) İsmdir, yarığa denir, şikâf maʹnâsına. Cemʹi فُطُورٌ [fuṯûr]dur, yukâlu: فِيهِ فَطْرٌ أَيْ شَقٌّ Ve
فَطْرٌ [faṯr] Masdar olur, yarmak maʹnâsına; yukâlu: فَطَرَ الشَّيْءَ فَطْرًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالْأَوَّلِ إِذَا شَقَّهُ Ve hayvânın memesini baş parmak ve şehâdet parmaklarıyla sağmak, ʹalâ-kavlin parmakların uçlarıyla sağmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَطَرَ النَّاقَةَ إِذَا حَلَبَهَا بِالسَّبَّابَةِ وَالْإِبْهَامِ أَوْ بِأَطْرَافِ أَصَابِعِهِ Ve hamur mayalanmaksızın ekmek yapmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَطَرَ الْعَجِينَ إِذَا اخْتَبَزَهُ مِنْ سَاعَتِهِ وَلَمْ يُخَمِّرْهُ Ve deriyi dibâgata kandırmayıp yufkaca yapmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَطَرَ الْجِلْدَ إِذَا لَمْ يُرْوِهِ مِنَ الدِّبَاغِ Ve
فَطْرٌ [faṯr] ve
فُطُورٌ [fuṯûr] (ظُهُورٌ [żuhûr] vezninde) Dâbbe kısmının azı dişi zuhûr eylemek maʹnâsınadır ki azısını yarmak taʹbîr olunur; yukâlu: فَطَرَ نَابُ الْبَعِيرِ فَطْرًا وَفُطُورًا إِذَا طَلَعَ Ve
فَطْرٌ [faṯr] Yaratmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَطَرَ اللهُ الْخَلْقَ أَيْ خَلَقَهُمْ Ve bir nesneyi ibtidâ΄ îcâd eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: فَطَرَ اللهُ الْخَلْقَ أَيْ بَدَأَهُمْ Şârih بَرَأَهُمْ nüshalarını tahti΄e eylemiştir, vâkı΄â Baṡâ΄ir’de dahi şârihe muvâfıktır. Ve
فَطْرٌ [faṯr] Bir nesneye başlamak maʹnâsınadır; yukâlu: فَطَرَ الْأَمْرَ إِذَا ابْتَدَأَهُ Ve bir nesneyi inşâ ve ihdâs eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: فَطَرَ الشَّيْءَ إِذَا أَنْشَأَهُ Ve bu zikr olunan îcâd maʹnâsından eʹamdır. Ve
فِطْرٌ [fiṯr] (fâ’nın kesriyle) Oruçlu orucunu bozmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَطَرَ الصَّائِمُ فَطْرًا وَفِطْرًا إِذَا أَكَلَ وَشَرِبَ Ve oruçlunun orucunu bozdurmak maʹnâsınadır; tekûlu: فَطَرْتُ الصَّائِمَ إِذَا جَعَلْتَهُ مُفْطِرًا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı