faḵʹ ~ فَقْعٌ

Kamus-ı Muhit - فقع maddesi

اَلْفَقْعُ [el-faḵʹ] (وَقْعٌ [vaḵʹ] vezninde) Bir nesneyi uğurlamak maʹnâsınadır; yukâlu: فَقَعَهُ فَقْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا سَرَقَهُ Ve osurmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَقَعَ الْحِمَارُ إِذَا ضَرَطَ Ve

فَقْعٌ [faḵʹ] ve

فُقُوعٌ [fuḵûʹ] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Bir sarı nesnenin sarılığı pek koyu olmak yâhûd hâlis olmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَقَعَ لَوْنُهُ فَقْعًا وَفُقُوعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ وَالْأَوَّلِ إِذَا اشْتَدَّتْ صُفْرَتُهُ أَوْ خَلَصَتْ Ve

فَقْعٌ [faḵʹ] Havâdis ve âfât bir adamı berbâd ve hâksâr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: فَقَعَتْهُ الْفَوَاقِعُ إِذَا أَهْلَكَتْهُ Ve oğlan yâl ü bâl sâhibi olup yetişmek maʹnâsınadır; yukâlu: فَقَعَ الْغُلاَمُ إِذَا تَرَعْرَعَ Ve havânın ıssılığından çatlayıp ölmek maʹnâsınadır; yukâlu: فَقَعَ فُلاَنٌ إِذَا مَاتَ مِنَ الْحَرِّ

Vankulu Lugatı - فقع maddesi

اَلْفَقْعُ [el-faḵʹ] (fâ’nın fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla) Ziyâde sürʹatle seğirtmek. Ve

فَقْعٌ [faḵʹ] Bir cins mantara dahi derler ki o ak olup mülâyim olan mantardır, Ebû ʹUbeyde rivâyeti üzere.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı