fell ~ فَلٌّ

Kamus-ı Muhit - فل maddesi

اَلْفَلُّ [el-fell] (fâ’nın fethi ve lâm’ın teşdîdiyle) Bir nesneyi rahne-dâr eylemek maʹnâsınadır ki gedmek taʹbîr olunur; yukâlu: فَلَّ السَّيْفَ فَلًّا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا ثَلَمَهُ Ve cenkte ʹaskeri bozmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَلَّ الْقَوْمَ إِذَا هَزَمَهُمْ Ve

فَلٌّ [fell] Münhezim olan ʹaskere denir. Şârihin beyânına göre fi’l-asl masdar olmakla müfred ve cemʹi müsâvîdir. Ve vasfiyyeti iʹtibârıyla cemʹlenir; yukâlu: قَوْمٌ فَلٌّ أَيْ مُنْهَزِمُونَ Cemʹi فُلُولٌ [fulûl] ve أَفْلَالٌ [eflâl] gelir. Ve

فَلٌّ [fell] İsm olur ki gediğe denir, rahne maʹnâsına; cemʹi فُلُولٌ [fulûl] gelir; yukâlu: بِهِ فَلٌّ أَيْ ثَلْمٌ Ve

فَلٌّ [fell] Gürûh ve cemâʹat maʹnâsınadır. Ve bir nesneden ayrılıp sıçrayan şey΄e denir. altın eğentisi ve demir bürâdesi ve âteş kıvılcımı gibi. Ve kurak yere denir; bunda fâ’nın kesriyle de câ΄izdir, ʹalâ-kavlin şol yere denir ki ona yağmur yağıp lâkin ot bitirmez ola yâhûd baʹzı seneler ona yağmur yağmaz ola yâhûd yağmur yağmış iki arz beyninde vâkiʹ kurak yere denir yâhûd otsuz susuz kır yere denir. Bunların cemʹinde فَلٌّ [fell] denir, müfredi gibi ve أَفْلَالٌ [eflâl] üzere cemʹlenir; yukâlu: أَرْضٌ فَلٌّ وَأَرَضُونَ فَلٌّ وَأَفْلَالٌ أَيْ جَدْبَةٌ أَوِ الَّتِي تُمْطَرُ وَلَا تُنْبِتُ أَوْ مَا أَخْطَأَهَا الْمَطَرُ أَعْوَامًا أَوْ مَا لَمْ تُمْطَرْ بَيْنَ مَمْطُورَتَيْنِ أَوِ الْقَفْرَةُ Ve

فَلٌّ [fell] Bir adamın ʹaklı gidip yine gelmek maʹnâsınadır; yukâlu: فَلَّ عَنْهُ عَقْلُهُ فَلًّا إِذَا ذَهَبَ ثُمَّ عَادَ

Vankulu Lugatı - فل maddesi

اَلْفِلَالُ [el-filâl] (fâ’nın kesriyle) فَلٌّ [fell]in cemʹi gelir, فُلُولٌ [fulûl] geldiği gibi, sınmış ʹasker maʹnâsına, nitekim mürûr etti. Ve

فَلٌّ [fell] ʹAskeri sınmağa dahi derler; yukâlu: فَلَلْتُ الْجَيْشَ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا هَزَمْتَهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı