اَلْفَقَمُ [el-feḵam] (fâ’nın ve ḵâf’ın fethiyle) Dolmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَقِمَ الْإِنَاءُ فَقَمًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا امْتَلَأَ Ve
فَقَمٌ [feḵam] ve
فَقْمٌ [faḵm] (ḵâf’ın sükûnuyla) Bir adamın üst dişleri ilerice olmakla alt dişlere râst kapanmayıp aşırı olmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَقِمَ الرَّجُلُ فَقَمًا وَفَقْمًا مِنَ الْبَابِ الْمَزْبُورِ إِذَا كَانَتْ ثَنَايَاهُ الْعُلْيَا مُتْقَدِّمَةً فَلَا يَقَعُ عَلَى السُّفْلَى Ve
فَقَمٌ [feḵam] (fethateynle) Taşkın sürûr ve neşâtla poturlanmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَقِمَ الرَّجُلُ إِذَا أَشِرَ وَبَطِرَ Ve bir adamın mâlı tükenmek yâhûd çoğalmak maʹnâsına olmakla zıdd olur; yukâlu: فَقِمَ مَالُهُ إِذَا نَفِدَ أَوْ كَثُرَ Ve
فَقْمٌ [faḵm] (ḵâf’ın sükûnuyla) ve
فُقُومٌ [fuḵûm] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Bir mâdde istikâmet üzere olmayıp kec ü mec olmak maʹnâsınadır ki netîce ve encâmı râst ve dürüst gelmez; yukâlu: فَقِمَ الْأَمْرُ فَقَمًا وَفَقْمًا وَفُقُومًا إِذَا لَمْ يَجْرِ عَلَى اسْتِوَاءٍ Ve bir iş ʹazîm ve düşvâr olmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَقِمَ الْأَمْرُ إِذَا عَظُمَ Ve
فَقَمٌ [feḵam] (fethateynle) Bıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَكَلَ حَتَّى فَقِمَ أَيْ بَشِمَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı