vâziʹ ~ وَازِعٌ

Kamus-ı Muhit - وازع maddesi

اَلْوَزَعَةُ [el-vezeʹat] (fetehâtla) وَازِعٌ [vâziʹ] lafzının cemʹidir ki mâniʹ ve zâcir maʹnâsınadır. Bu ʹalâka ile Hudâ-yı müteʹâl hazretlerinin nehy ve tahrîm eylediği eşyâ΄ ve efʹâlden halkı menʹ ve zecr eden vülât ve hükkâma ıtlâk olunur; yukâlu: لاَ بُدَّ لِلنَّاسِ مِنْ وَزَعَةٍ أَيْ وُلاَةٍ مَانِعِينَ مِنْ مَحَارِمِ اللهِ Ve

وَازِعٌ [vâziʹ] Köpeğe ıtlâk olunur, kurdu koyunlarından menʹ eylediği için. Ve ʹaskerin alayını yasayıp taburunu tesviye makûlesi umûrlerini tedbîr ve temşît-pezîr eden alay çavuşu makûlesine ıtlâk olunur; yukâlu: هُوَ وَازِعُ الْجَيْشِ إِذَا كَانَ يُدَبِّرُ أُمُورَهُمْ وَيَرُدُّ مَنْ شَذَّ مِنْهُمْ Ve

وَازِعٌ [Vâziʹ] Esmâdandır: Vâziʹ b. ež-Žirâʹ ve mensûb olmayarak dîger Vâziʹ ashâbdandır. Ve Vâziʹ b. ʹAbdullâh tâbiʹîndendir. Ve Ebu’l-Vâziʹ en-Nehdî ve Ebu’l-Vâziʹ ʹUmeyr ve Ebu’l-Vâziʹ Câbir er-Râsibî tâbiʹîlerdir. Ve Hužeyl kabîlesi وَازِعٌ [vâziʹ] lafzında vâv’ı yâ’ya kalb ile يَازِعٌ [yâziʹ] derler.

Vankulu Lugatı - وازع maddesi

اَلْوَازِعُ [el-vâziʹ] (zâ’nın kesriyle) Şol kimsedir ki ileri safa varıp onu ıslâh eyleye, takdîme ve te΄hîre muhtâc olan yerleri onara. Ve fî hadîsi Ebî Bekr radıyallâhu ʹanhu: وَقَدْ شُكِيَ إِلَيْهِ بَعْضُ عُمَّالِهِ “مَا كُنْتُ لِأُقَيِّدَ مِنْ وَزَعَةِ اللهِ” Ve وَزَعَةٌ [vezeʹat] وَازِعٌ [vâziʹ]in cemʹidir, yaʹnî Ḣudây taʹâlâ hizmetinde olanların menʹ olunması revâ değildir. Ve fî baʹzi’n-nüsahأَأَنَا أُقَيِّدُ وَالْمَعْنَى وَاحِدٌ عَلَى أَنْ يَكُونَ الْإِسْتِفْهَامُ لِلْإِنْكَارِ Ve

وَازِعٌ [vâziʹ] Sultân maʹnâsına da gelir. Kâle’l-Ḩasen el-Baṡrî: “لَا بُدَّ لِلنَّاسِ مِنْ وَازِعٍ” أَيْ مِنْ سُلْطَانٍ يَكُفُّهُمْ Ve gâh olur kelbe وَازِعٌ [vâziʹ] derler koyundan kurdu menʹ ettiği için.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı