vâ ~ وَا

Kamus-ı Muhit - وا maddesi

وَا [vâ] (elifin kasrıyla) İki gûne müstaʹmeldir. Biri harf olur, yaʹnî bâb-ı nüdbeye mahsûs harf-i nidâ olur ki musîbet ve mâtem vaktinde mendûb olan isme idhâl olunur; meselâ vefât eylemiş Zeyd’e tahassür makâmında وَا زَيْدَاهْ derler. Ve ʹinde’l-baʹz münâdâ-yı hakîkîde istiʹmâl olunur; tekûlu: وَا زَيْدُ Sânî ism olur, أَعْجِبْ maʹnâsına ki taʹaccübden emr-i hâzırdır; ke-kavli’ş-şâʹir: “وَا بِأَبِي أَنْتِ وَفُوكِ الْأَشْنَبُ || كَأَنَّمَا ذُرَّ عَلَيْهِ الزَّرْنَبُ”

Vankulu Lugatı - وا maddesi

وَا [vâ] (elifin kasrıyla) Bir harftir ki zamân-ı musîbette onu mendûb olan isme dâhil kılarlar; tekûlu: وَا زَيْدَاهُ ve yukâlu eyzan: يَا زَيْدَاهُ Ve وَا [vâ] hurûf-ı ʹâtıfedendir, iki nesnenin mâ-beynin cemʹ için istiʹmâl olunur, bilâ-tertîb ve gâh olur bunun üzerine elif-i istifhâm dâhil olur; ke-kavlihi taʹâlâ: ﴿أَوَعَجِبْتُمْ أَنْ جَاءَكُمْ ذِكْرٌ مِنْ رَبِّكُمْ عَلٰى رَجُلٍ مِنْكُمْ﴾ (الأعراف 63، 69) كَمَا تَقُولُ أَفَعَجِبْتُمْ Ve gâh olur vâv مَعَ maʹnâsına dahi olur, mâ-beynlerinde münâsebet olduğu için, zîrâ مَعَ musâhabet içindir; ke-kavli’n-Nebiyyi sallallâhu ʹaleyhi ve sellem: “بُعِثْتُ وَالسَّاعَةُ كَهَاتَيْنِ” Yaʹnî “Benim baʹsımla kıyâmetin mukâreneti baş parmakla şehâdet parmağının mukâreneti gibidir” deyip mübârek parmaklarına işâret etti. Ve gâh olur vâv hâl için olur; ke-kavlihim: قُمْتُ وَأَصُكُّ وَجْهَهُ أَيْ قُمْتُ صَاكًّا وَجْهَهُ Ve صَكٌّ [ṡakk] ṡâd-ı mühmele ile vurmak, darb maʹnâsına; ve ke-kavlike: قُمْتُ وَالنَّاسُ قُعُودٌ Ve قُعُودٌ [ḵuʹûd] zammeteynle قَاعِدٌ [ḵâʹid]in cemʹidir, شَاهِدٌ [şâhid]le شُهُودٌ [şuhûd] gibi. Ve gâh olur vâv’la kasem kılınır; tekûlu: وَاللهِ لَقَدْ كَانَ كَذَا وَكَذَا Vâv bâ’dan bedeldir kurb-ı mahrecleri olduğundan ötürü ikisi dahi şefevî olduğu cihetten. Ve vâv esmâ-i zâhireden tecâvüz etmez, meselâ وَاللهِ وَحَيَاتِكَ وَأَبِيكَ derler zamîre dâhil olmaz. Ve gâh olur vâv cemʹ-i müzekker zamîri olur; ke-kavlike: فَعَلُوا وَيَفْعَلُونَ وَافْعَلُوا Ve gâh olur vâv zâ΄ide olur. Aṡmaʹî eyitti. Ebû ʹAmr’e su΄âl edip kavmin رَبَّنَا وَلَكَ الْحَمْدُ dedikleri kavlin vechi nedir dediğimde cevâb verip eyitti: Bir kimse بِعْنِي هَذَا الثَّوْبَ dedikte وَهُوَ لَكَ der, ben zannederim ki maksûdu هُوَ لَكَ dir, yaʹnî vâv zâ΄idedir. Ve Bârî taʹâlânın ﴿حَتّٰى إِذَا جَاؤُهَا وَفُتِحَتْ أَبْوَابُهَا﴾ (الزمر 73) kavlinde câ΄izdir ki vâv zâ΄ide ola.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı