اَلنَّيْلُ [en-neyl] (سَيْلٌ [seyl] vezninde) ve
اَلنَّالُ [en-nâl] (حَالٌ [ḩâl] vezninde ki elif yâ’dan maklûbdur) ve
اَلنَّالَةُ [en-nâlet] (حَالَةٌ [ḩâlet] vezninde) Matlûba erişmek maʹnâsınadır ki dest-res olmak taʹbîr olunur; tekûlu: نِلْتُ مَطْلُوبِي أَنِيلُهُ وَأَنَالُهُ نَيْلًا وَنَالًا وَنَالَةً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالرَّابِعِ أَيْ أَصَبْتُهُ Ve müteʹaddî olur; tekûlu: نِلْتُهُ إِيَّاهُ أَيْ صَيَّرْتُهُ نَائِلًا Ve
نَيْلٌ [neyl] Dest-res olduğun şey΄e denir, نَائِلٌ [nâ΄il] gibi; ke-mâ se-yuzkeru. Ve bir adamı dilleyip nâmûsuna dokunmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: نَالَ فُلَانٌ مِنْ عِرْضِهِ أَيْ سَبَّهُ Ve
نَيْلٌ [neyl] ve
نَيْلَةٌ [neylet] ve
نُولَةٌ [nûlet] (nûn’un zammıyla) Dest-res olacağın şey΄e denir; yukâlu: مَا أَصَابَ مِنْهُ نَيْلًا وَنَيْلَةً وَنُولَةً وَهُوَ مَا تُصِيبُهُ مِنْ خَيْرٍ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı