اَلْإِسْتِوَاءُ [el-istivâ΄] (hemzenin ve tâ’nın kesriyle) Düz olmak; yukâlu: سَوَّيْتُ الشَّيْءَ فَاسْتَوَى Ve
إِسْتِوَاءٌ [istivâ΄] Eğrilik gidip doğru olmağa dahi derler; yukâlu: إِسْتَوَى مِنِ اعْوِجَاجٍ Ve
إِسْتِوَاءٌ [istivâ΄] At arkasında karâr etmeğe dahi derler; yukâlu: إِسْتَوَى عَلَى ظَهْرِ دَابَّتِهِ أَيِ اسْتَقَرَّ Ve
إِسْتِوَاءٌ [istivâ΄] Semâya kasd etmeğe dahi derler; yukâlu: إِسْتَوَى إِلَى السَّمَاءِ أَيْ قَصَدَ Ve
إِسْتِوَاءٌ [istivâ΄] Bir vilâyete gâlib olup ona vâlî olmağa dahi derler; yukâlu: إِسْتَوَى إِذَا اسْتَوْلَى وَظَهَرَ Ve
إِسْتِوَاءٌ [istivâ΄] Bir kimsenin yiğitliği nihâyet bulmağa dahi derler; yukâlu: إِسْتَوَى الرَّجُلُ إِذَا انْتَهَى شَبَابُهُ Ve
إِسْتِوَاءٌ [istivâ΄] İʹtidâle dahi derler; yukâlu: إِسْتَوَى الشَّيْءُ إِذَا اعْتَدَلَ Ve
إِسْتِوَاءٌ [istivâ΄] Hoş-hâl olmağa dahi derler, Kisâ΄î rivâyeti üzere; yukâlu: كَيْفَ أَصْبَحْتُمْ فَيَقُولُونَ مُسْوُونَ صِالِحُونَ أَيْ أَوْلَادُنَا وَمَوَاشِينَا مُسْتَوِيَةٌ صَالِحَةٌ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı