istidrâc ~ إِسْتِدْرَاجٌ

Kamus-ı Muhit - إستدراج maddesi

اَلْإِسْتِدْرَاجُ [el-istidrâc] (إِسْتِفْعَالٌ [istifʹâl] vezninde) Bir kimseyi reng ve hudʹa ile firîfte eylemek maʹnâsınadır ki o kimseyi tertîb eylediği mekr ve dâma derc yâhûd takrîb eylemekten ʹibârettir; yukâlu: إِسْتَدْرَجَ فُلاَنًا إِذَا خَدَعَهُ Asl إِسْتِدْرَاجٌ [istidrâc] bir kimseyi âheste âheste bir dereceden derece-i uhrâya isʹâd kezâlik bir şey΄e şey΄en fe-şey΄en takrîb eylemek maʹnâsınadır. Pes burada reng ve mekr ile tahyîl ve tesvîl eylediği rütbe-i hasâr u helâka isʹâd yâhûd kalbini âheste âheste ihtilâsla varta-i mürettebeye takrîbden ʹibâret olur. Esâs’ta baʹzılardan helâkini murâd eylemek maʹnâsına menkûldür ki mevt ve helâk maʹnâsına olan دَرْجٌ [derc]den me΄hûz olur. Ve

إِسْتِدْرَاجٌ [istidrâc] Bir kimseyi bir nesneye nerdübân pâyeleri gibi derece derece takrîb eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: إِسْتَدْرَجَهُ إِلَى كَذَا إِذَا أَدْنَاهُ مِنْهُ Ve bir kimseyi muztarib ve bî-karâr eylemekle serâsime olarak câ-be-câ geşt ü güzâra muztarr kılmak maʹnâsınadır ki meşy maʹnâsından me΄hûzdur; yukâlu: إِسْتَدْرَجَهُ إِذَا أَقْلَقَهُ حَتَّى تَرَكَهُ يَدْرُجُ عَلَى اْلأَرْضِ Ve yeni doğurmuş hayvân yavrusunu ensesine düşürüp âheste âheste yürütmek maʹnâsınadır; yukâlu: إِسْتَدْرَجَتِ النَّاقَةُ إِذَا اسْتَتْبَعَتْ وَلَدَهَا بَعْدَ مَا أَلْقَتْهُ مِنْ بَطْنِهَا Ve إِسْتِدْرَاجُ اللهِ تَعَالَى الْعَبْدَ، إِنَّهُ كُلَّمَا جَدَّدَ خَطِيئَةً جَدَّدَ لَهُ نِعْمَةً وَأَنْسَاهُ اْلإِسْتِغْفَارَ أَوْ أَنْ يَأْخُذَهُ قَلِيلاً قَلِيلاً وَلاَ يُبَاغِتَهُ Yaʹnî işbu: ﴿سَنَسْتَدْرِجُهُمْ مِنْ حَيْثُ لاَ يَعْلَمُونَ﴾ kerîmesinde vâkiʹ istidrâc-ı ilâhî, bir bende cürm ve hatî΄esini tecdîd eyledikçe Hazret-i Hak celle ve ʹalâ ona idâme-i sıhhat ve ikbâl ve devlet makûlesi niʹmet ve ihsânını tecdîd edip şükr ve tevbe ve istigfârını unutturmakla maʹâzallâhi taʹâlâ gazab ve ʹazâbına derece derece takrîb eylemekten ʹibârettir. Âhiretten katʹ-ı nazar, dünyâda dahi eseri müşâhede olunur. Ve ʹinde’l-baʹz o bendeyi kalîlen kalîlen tedrîc ile ahz ve ihlâk edip bagteten ahz eylememekle imhâl eylemekten ʹibârettir, derece derece nerdübâna isʹâd eylemek gibi. Mü΄ellif Baṡâ΄ir’de وَاسْتِدْرَاجُ اللهِ الْمَرْءَ جَرُّهُ قَلِيلاً قَلِيلاً إِلَى الْعَذَابِ ʹibâretiyle de beyân eylemiştir, me΄âl birdir. Ve Râġıb baʹzılardan سَنَطْوِيهِمْ طَيَّ الْكِتَابِ ʹibâretiyle müfesser olduğunu nakl eylemiştir ki igfâllerinden ʹibâret olur. Ve

إِسْتِدْرَاجٌ [istidrâc] Yel bir kimseye yâ bir nesneye şiddetle arkasından dokunmakla önüne katıp yiterek bi-nefsihi yürür gibi sürütüp yürütmek maʹnâsınadır; yukâlu: إِسْتَدْرَجَتْهُ الرِّيحُ إِذَا جَعَلَتْهُ كَأَنَّهُ يَدْرُجُ بِنَفْسِهِ يَعْنِي عَلَى وَجْهِ اْلأَرْضِ مِنْ غَيْرِ أَنْ تَرْفَعَهُ إِلَى الْهَوَاءِ



Kamus Muhit ve Vankulu Ara

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı