el-iʹnâḵ ~ اَلْإِعْنَاقُ

Kamus-ı Muhit - الإعناق maddesi

اَلْإِعْنَاقُ [el-iʹnâḵ] (hemzenin kesriyle) Sürʹat eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَعْنَقَ الْفَرَسُ إِذَا أَسْرَعَ Ve kelbin gerdanına kılâde geçirmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَعْنَقَ الْكَلْبَ إِذَا جَعَلَ فِي عُنُقِهِ قِلَادَةً Ve ekin boylanıp sünbülesi çıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَعْنَقَ الزَّرْعُ إِذَا طَالَ وَطَلَعَ سُنْبُلُهُ Ve Ülker yıldızı batmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَعْنَقَتِ الثُّرَيَّا إِذَا غَابَتْ Ve yel toprak savurmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَعْنَقَتِ الرِّيحُ إِذَا أَذْرَتِ التُّرَابَ

Vankulu Lugatı - الإعناق maddesi

اَلْإِعْنَاقُ [el-iʹnâḵ] (hemzenin kesriyle) At seyrinde sürʹat üzere olmak; yukâlu: أَعْنَقَ الْفَرَسُ إِذَا أَسْرَعَ Ve atın boynu uzun olup hûb olmasına dahi derler; yukâlu: أَعْنَقَ الْفَرَسُ إِذَا صَارَ عُنُقُهُ جَيِّدًا Ve fi’l-Ḵâmûs: أَعْنَقَ الزَّرْعُ إِذَا طَالَ وَطَلَعَ سُنْبُلُهُ Ve kelbin boynuna kılâde bağlamağa dahi derler; yukâlu: أَعْنَقْتُ الْكَلْبَ إِذَا جَعَلْتَ فِي عُنُقِهِ الْقِلَادَةَ Ve

إِعْنَاقٌ [iʹnâḵ] İsrâʹ maʹnâsına geldiği Maṡâdır’da musarrahtır. Ve bu makâmda sâhib-i Ṡurâḩإِعْنَاقٌ [iʹnâḵ]ı “gerden-bend kerden” ile tefsîr ettiği nüsah-ı musahhaha-i Ṡiḩâḩ’a muhâliftir, zîrâ nüsah-ıṠiḩâḩ’ta فَرَسٌ merfûʹdur, eger zikr olunan maʹnâ murâd olaydı, mansûb olurdu, نَعَمْ أَعْنَقْتُ الْكَلْبَ dediğinde zikr olunan maʹnâ murâddır, pes mezbûrun tefsîrinde olan ıtlâk sahîh değildir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı