اَلْإِعْوَالُ [el-iʹvâl] (hemzenin kesriyle) Bir adam ʹayâl-mend olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَعْوَلَ فُلَانٌ إِذَا كَثُرَ عِيَالُهُ وَفِيهِ يُقَالُ أَعْيَلَ Ve feryâd ile ağlamak maʹnâsınadır; yukâlu: أَعْوَلَ الرَّجُلُ إِذَا رَفَعَ صَوْتَهُ بِالْبُكَاءِ وَالصِّيَاحِ Ve bir kimseye nâz ve edâ ile tekellüfâne vazʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَعْوَلَ عَلَيْهِ إِذَا أَدَلَّ وَحَمَلَ Ve harîs olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَعْوَلَ فُلَانٌ إِذَا حَرَصَ كَمَا يُقَالُ أَعَالَ وَأَعْيَلَ Ve ok atıldıktan sonra yay çinremek maʹnâsınadır; yukâlu: أَعْوَلَتِ الْقَوْسُ إِذَا صَوَّتَتْ
اَلْإِعْوَالُ [el-iʹvâl] (hemzenin kesriyle) Kezâlik refʹ-i savtla ağlamak. Ve fi’l-hadîsi: “اَلْمُعْوَلُ عَلَيْهِ يُعَذَّبُ” Yaʹnî üzerine refʹ-i savtla ağlanan meyyite ʹazâb olunur. Ve
إِعْوَالٌ [iʹvâl] Yay âvâz vermeğe dahi derler; yukâlu: أَعْوَلَتِ الْقَوْسُ إِذَا صَوَّتَتْ Ve
إِعْوَالٌ [iʹvâl] Harîs olmağa dahi derler; yukâlu: أَعْوَلَ الرَّجُلُ إِذَا حَرَصَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı