اَلتَّرِيكَةُ [et-terîket] (سَفِينَةٌ [sefînet] vezninde) Şol hatuna denir ki onu kimse tezevvüc eylemeyip mehcûre kalmış ola; yukâlu: إِمْرَأَةٌ تَرِيكَةٌ إِذَا كَانَتْ قَدْ تُرِكَتْ وَلَمْ تُزَوَّجْ Ve şol çemen-zâra ve çayırlığa denir ki otlanmasından gaflet olunmuş ola; yukâlu: رَوْضَةٌ تَرِيكَةٌ إِذَا غُفِلَتْ عَنْ رَعْيِهَا Ve sel suyunun yerinde terk ve ibkâ eylediği sulara denir. Ve içinden yavru çıktıktan sonra yumurtaya ıtlâk olunur. Baʹzılar devekuşunun yumurtasına tahsîs eylediler. Ve tolgaya denir, بَيْضَةُ الْحَدِيدِ [beyḋatu’l-ḩadîd] maʹnâsına; cemʹi تَرَائِكُ [terâ΄ik] ve تَرِيكٌ [terîk] gelir hâ’sız; yukâlu: إِقْتَحَمَ فِي الْمَعْرَكَةِ وَعَلَى رَأْسِهِ تَرِيكَةٌ أَيْ بَيْضَةُ الْحَدِيدِ Ve hurmâsı silkilmiş salkıma denir.
اَلتَّرِيكَةُ [et-terîket] (tâ’nın fethi ve râ’nın kesri ve meddiyle) Nisâ tâ΄ifesinden şol ʹavrettir ki onu kimse tezevvüc etmeye. Ve
تَرِيكَةٌ [terîket] Şol devekuşu yumurtasına derler ki devekuşu onu terk etmiş ola. Ve
تَرِيكَةٌ [terîket] Şol otlağa derler ki kavm onu otlatmayıp terk etmiş olalar.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı