اَلتَّزَحُّرُ [et-tezaḩḩur] (تَفَعُّلٌ [tefaʹʹul] vezninde) ve
اَلتَّزْحِيرُ [et-tezḩîr] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) Bunlar da زَحِيرٌ [zaḩîr] ʹilletine uğramak maʹnâsınadır; yukâlu: تَزَحَّرَ الرَّجُلُ وَزَحَّرَ تَزْحِيرًا إِذَا صَارَ مَزْحُورًا Ve
تَزَحُّرٌ [tezaḩḩur] Doğurmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: تَزَحَّرَتْ عَنْهُ أُمُّهُ إِذَا وَلَدَتْهُ Ve
تَزْحِيرٌ [tezḩîr] İsm olarak müstaʹmeldir, beyne’l-ʹArab ona denir ki nâka kısmının baʹde’n-nitâc bir aya varınca aralıkta veledi helâk oldukta paçavradan bir kundak yapıp o nâkanın fercinden rahimine doğru idhâl ve nâkanın burnu mesdûd olarak bir gece o kundak ferci içre kaldıktan sonra ihrâc ve o hılâlde bir gayrı nâkanın veledini hâzır eylemeleriyle kendisine gösterdikte “henüz doğurdum, kendi veledimdir” zannıyla sûret-i meyl ü hanîn göstermeğin burnunu çözüp o vechle o yavru kendisine ve kendi yavruya yakılmakla sütünü çekmeyip idrâr eder. Ve تَزْحِيرٌ [tezḩîr] bu maʹnâda masdar olur ki vech-i mezkûr üzere ona تَزْحِيرٌ [tezḩîr] ile ʹamel kılmak maʹnâsına; tekûlu: زَحَّرْتُ النَّاقَةَ تَزْحِيرًا إِذَا عَمِلْتَ لَهَا التَّزْحِيرَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı