et-taṯrîḵ ~ اَلتَّطْرِيقُ

Kamus-ı Muhit - التطريق maddesi

اَلتَّطْرِيقُ [et-taṯrîḵ] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) Mahsûs bağırtlak kuşunun yumurtlaması vakti gelip çatmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَرَّقَتِ الْقَطَاةُ إِذَا حَانَ خُرُوجُ بَيْضِهَا Ve nâkanın kezâlik hatunun veledi rahiminde eyleşip doğması güçlenmek maʹnâsınadır; yukâlu: طَرَّقَتِ النَّاقَةُ بِوَلَدِهَا إِذَا نَشِبَ وَلَمْ يَسْهُلْ خُرُوجُهُ وَكَذَلِكَ الْمَرْأَةُ Ve bir adamın hakkını inkârdan sonra ikrâr eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; tekûlu: طَرَّقَ فُلاَنٌ بِحَقِّي إِذَا جَحَدَهُ ثُمَّ أَقَرَّ بِهِ Ve develeri merʹâya salıvermeyip alıkomak maʹnâsınadır; yukâlu: طَرَّقَ الْإِبِلَ إِذَا حَبَسَهَا عَنِ الْكَلَإِ Ve yol eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: طَرَّقَ لِلْإِبِلِ إِذَا جَعَلَ لَهَا طَرِيقًا

Vankulu Lugatı - التطريق maddesi

اَلتَّطْرِيقُ [et-taṯrîḵ] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) Boğurtlak demekle maʹrûf kuşun yumurtlaması karîb olmak, Aṡmâʹî rivâyeti üzere; yukâlu: طَرَّقَتِ الْقَطَاةُ إِذَا حَانَ خُرُوجُ بَيْضِهَا Ve bu takrîrden sâhib-i Ṡurâḩ’ın تَطْرِيقٌ [taṯrîḵ] “vakt-i kefânîden seng-hâr beyza-râ” dediği muhâlif olduğu zâhir olur, zîrâ kefânîden yumurta yarmağa derler. Ve Ebû ʹUbeyd eyitti: تَطْرِيقٌ [taṯrîḵ] tayr kısmında قَطَاةٌ [ḵaṯât]tan gayrıda istiʹmâl olunmaz. Ve

تَطْرِيقٌ [taṯrîḵ] Nâkanın veledi doğması âsân olmamak. Ve nisâ tâyifesinde dahi istiʹmâl olunur; yukâlu: طَرَّقَتِ النَّاقَةُ بِوَلَدِهَا إِذَا نَشِبَ وَلَمْ يَسْهُلْ خُرُوجُهُ وَكَذَلِكَ طَرَّقَتِ الْمَرْأَةُ Ve نُشُوبٌ [nuşûb] asılmağa derler. Ve

تَطْرِيقٌ [taṯrîḵ] Bir kimsenin hakkına inkâr ettikten sonra ikrâr etmeğe dahi derler; yukâlu: طَرَّقَ فُلَانٌ بِحَقِّي إِذَا كَانَ قَدْ جَحَدَهُ ثُمَّ أَقَرَّ بِهِ بَعْدَ ذَلِكَ Ve

تَطْرِيقٌ [taṯrîḵ] Deveyi otlamadan ve gayrı nesneden menʹ etmeğe dahi derler. Ve

تَطْرِيقٌ [taṯrîḵ] Yol etmeğe dahi derler; tekûlu: طَرَّقْتُ لِلْإِبِلِ إِذَا جَعَلْتَ لَهُ طَرِيقًا

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı