اَلتَّصْلِيبُ [et-taṡlîb] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) صَلاَبَةٌ [ṡalâbet] maʹnâsınadır; yukâlu: صَلَّبَ الشَّيْءُ تَصْلِيبًا بِمَعْنَى صَلُبَ Ve müteʹaddî olur, bir nesneyi pek ve katı kılmak maʹnâsına; tekûlu: صَلَّبْتُهُ أي جَعَلْتُهُ صُلْبًا Ve asmak ve ber-dâr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: صَلَّبَ اللِّصَّ إِذَا جَعَلَهُ مَصْلُوبًا Şârih der ki bu maʹnâ مَصْلُوبٌ [maṡlûb]un صُلْبٌ [ṡulb]ünü ağaca bend eylemek maʹnâsından yâhûd إِسْتخْرَاجُ وَدَكٍ مِنَ الْعَظْمِ maʹnâsından me΄hûzdur. Ve Naṡârâ tâ΄ifesi salîb ittihâz eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: صَلَّبَ الرُّهْبَانُ إِذَا اتَّخَذُوا صَلِيبًا Ve
تَصْلِيبٌ [taṡlîb] Nisvâna mahsûs bir nevʹ çar ismidir ki nakş-ı salîb ile menkûş olur. Fi’l-asl masdar olup baʹdehu onda ism olmuştur. Ve
تَصْلِيبٌ [taṡlîb] Tâze hurmâ kurumak maʹnâsınadır ki maʹnâ-yı melzûmudur; yukâlu: صَلَّبَ الرُّطَبُ إِذَا يَبِسَ
اَلتَّصْلِيبُ [et-taṡlîb] Pek etmek; yukâlu: صَلَّبْتُهُ أَنَا Ve hurmâ kurumak maʹnâsına da gelir; yukâlu: صَلَّبَ الرُّطَبُ إِذَا بَلَغَ الْيُبْسَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı