et-taʹvîm ~ اَلتَّعْوِيمُ

Kamus-ı Muhit - التعويم maddesi

اَلتَّعْوِيمُ [et-taʹvîm] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) Bu dahi ağaç bir sene meyve verip bir sene boş kalmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَوَّمَتِ النَّخْلَةُ إِذَا حَمَلَتْ سَنَةً وَلَمْ تَحْمِلْ سَنَةً Ve biçilmiş ekin saplarını tutam tutam edip birbirinin üzerine komak maʹnâsınadır; yukâlu: عَوَّمَ الْحَصْدَ إِذَا وَضَعَهُ قَبْضَةً قَبْضَةً

Vankulu Lugatı - التعويم maddesi

اَلتَّعْوِيمُ [et-taʹvîm] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) Biçilen ekini kabza kabza edip komak. Ve kaçan ki bir yere cemʹ olsa ona اَلْعَامَةُ [el-ʹâmet] derler, ʹalâ-vezni اَلْحَالَة [el-ḩâlet], cemʹ olunan hasâd kabzaları maʹnâsına. Ve ʹâmme kezâlik طَوْفٌ [ṯavf]a dahi derler. Ve طَوْفٌ [ṯavf] ṯâ’nın fethi ve vâv’ın sükûnuyla şol tulumlardır ki ulu sularda üfürüp birbirine bağlayıp üzerine binerler ve gâh olur üzerine yük dahi yükletirler. Ve gâh olur bu makûleyi ağaçtan dahi ederler ki tulumdan olana kelek ve ağaçtan olana sal derler. Ve bu takrîrden sâhib-i Ṡurâḩعَامَةٌ [ʹâmet] şol nesnedir ki suda yüzen kimse onu göğsüne bağlayıp onunla sudan geçer dediği kelâmı muhâlif olduğu zâhir olur. Ve

عَامَةٌ [ʹâmet] Dülbend başına dahi derler,كُورُ عِمَامَةٍ [kûru ʹimâmet] maʹnâsına.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı