اَلتَّفَكُّهُ [et-tefekkuh] (تَفَعُّلٌ [tefaʹʹul] vezninde) Bir nesneden pek hoşlanıp pesendine gelmekle taʹaccüb eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: تَفَكَّهَ مِنْهُ إِذَا تَعَجَّبَ Ve pek nâdim ve peşîmân olmak maʹnâsınadır; yukâlu: تَفَكَّهَ الرَّجُلُ إِذَا تَنَدَّمَ Ve temettuʹ ve intifâʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: تَفَكَّهَ بِهِ إِذَا تَمَتَّعَ Ve fâkihe yemek maʹnâsınadır; yukâlu: تَفَكَّهَ الرَّجُلُ إِذَا أَكَلَ الْفَاكِهَةَ Ve fâkiheden perhîz eylemek maʹnâsına olmakla zıdd olur. Pes تَجَنُّبٌ [tecennub] bâbından olur, تَأَثُّمٌ [te΄ešamp;šamp;um] gibi; yukâlu: تَفَكَّهَ فُلَانٌ إِذَا تَجَنَّبَ عَنِ الْفَاكِهَةِ ve kavluhu taʹâlâ: ﴿فَظَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ﴾ تَهَكُّمٌ أَيْ تَجْعَلُونَ فَاكِهَتَكُمْ قَوْلَكُمْ إِنَّا لَمُغْرَمُونَ أَوْ تَكَفَّهَ هُنَا بِمَعْنَى أَلْقَى الْفَاكِهَةَ عَنْ نَفْسِهِ قَالَهُ ابْنُ عَطِيَّةَ Pes kavl-i sânîye göre tecennüb bâbından olur. Şârih der ki baʹzılar teneddüm ile tefsîr eylediler.
اَلتَّفَكُّهُ [et-tefekkuh] (fethateynle vekâf’ın zammı ve teşdîdiyle) Taʹaccüb. Ve baʹzılar تَفَكُّهٌ [tefekkuh] peşîmân olmak maʹnâsınadır dedi. Kâlallâhu taʹâlâ: ﴿فَظَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ﴾ (الواقعة 65) أَيْ تَنَدَّمُونَ Ve
تَفَكُّهٌ [tefekkuh] Bir nesne ile fâ΄idelenmeğe dahi derler; tekûlu: تَفَكَّهْتُ بِالشَّيْءِ إِذَا تَمَتَّعْتَ بِهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı