et-tefrîṯ ~ اَلتَّفْرِيطُ

Kamus-ı Muhit - التفريط maddesi

اَلتَّفْرِيطُ [et-tefrîṯ] Bir husûsu ʹaczden nâşî zâyiʹ ve tebâh eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: فَرَّطَ الشَّيْءَ وَفِيهِ إِذَا ضَيَّعَهُ وَقَدَّمَ الْعَجْزَ فِيهِ Ve bir mâddede taksîr eylemek maʹnâsınadır ki sebk ve takaddümü izâle eylemiş olur, binâsı selb içindir; yukâlu: فَرَّطَ فِيهِ إِذَا قَصَّرَ Ve bu إِفْرَاطٌ [ifrâṯ] mukâbilidir ki ʹadâlet bunların beynindedir. Ve bir kimseye elçi yollamak maʹnâsınadır; yukâlu: فَرَّطَ إِلَيْهِ رَسُولاً إِذَا أَرْسَلَهُ Ve bir kimseyi savuşup gitmekle geride terk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: فَرَّطَ فُلاَنًا إِذَا تَرَكَهُ وَتَقَدَّمَهُ Ve bir kimseyi ifrât ve mübâlaga vechiyle medh eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: فَرَّطَ فُلاَنًا إِذَا مَدَحَهُ حَتَّى أَفْرَطَ فِي مَدْحِهِ Ve bir kimseden bir emr-i mekrûhu berî΄ ve bertaraf kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَرَّطَ اللهُ عَنْ فُلاَنٍ مَا يَكْرَهُهُ أَيْ نَحَّاهُ

Vankulu Lugatı - التفريط maddesi

اَلتَّفْرِيطُ [et-tefrîṯ] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) Bi-maʹnâhu. Ve ʹacele etmek maʹnâsına da gelir; yukâlu: فَرَّطَ عَلَيْهِ إِذَا عَجِلَ وَعْدًا Ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿إِنَّنَا نَخَافُ أَنْ يَفْرُطَ عَلَيْنَا أَوْ أَنْ يَطْغَى﴾ (طه 45) Ve sebkat maʹnâsına da gelir; yukâlu: فَرَطَ إِلَيْهِ مِنِّي قَوْلٌ إِذَا سَبَقَ وَفَرَطْتُ الْقَوْمَ أَفْرُطُهُمْ فَرْطًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ أَيْضًا أَيْ سَبَقْتُهُمْ إِلَى الْمَاءِ Ve

تَفْرِيطٌ [tefrîṯ] Bir kimseyi bırakıp gidip tekaddüm etmeğe dahi derler; yukâlu: فَرَّطْتُهُ إِذَا تَرَكْتَهُ وَتَقَدَّمْتَهُ Ve

تَفْرِيطٌ [tefrîṯ] Berî kılmağa dahi derler; yukâlu: فَرَّطَ اللهُ عَنْهُ مَا يَكْرَهُ أَيْ نَجَّاهُ Ve bu maʹnâ eşʹâra mahsûstur, gayrı kelâmda olmaz.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı