el-ḩadâšet ~ اَلْحَدَاثَةُ

Kamus-ı Muhit - الحداثة maddesi

اَلْحُدُوثُ [el-ḩudûšamp;] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve

اَلْحَدَاثَةُ [el-ḩadâšamp;et] (ḩâ’nın fethiyle) Bir nesne mukaddem yok iken sonradan peydâ olmak maʹnâsınadır ki قِدَمٌ [ḵidem]in nakîzidir; yukâlu: حَدَثَ الشَّيْءُ حُدُوثًا وَحَدَاثَةً مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ نَقِيضُ قَدُمَ Ve işbu حَدَثَ fiʹli eğer قَدُمَ fiʹline ki dâl’ın zammıyladır, mukârinen zikr olunursa, itbâʹan dâl’ı mazmûm olur ki müşâkele bâbındandır; tekûlu: أَخَذَنِي مَا قَدُمَ وَحَدُثَ Ve münferiden zikr olundukta asl harekesine yaʹnî fethaya redd olunmak vâcibdir. Mütercim der ki Ḩarîrî Durre’de bu vech üzere beyân eyledikten sonra demiştir ki beyne’l-ʹArab izdivâca riʹâyet için baʹzı mebânî-i elfâzı tagyîr edip ve ʹinde’l-infirâd yine usûllerine redd eylemek istiʹmâlâttandır. Ve bunlar semâʹa mevkûftur ki ʹinde’l-baʹz be-şart hakîkat olmuş olur. Ez-cümle غَدَاةٌ [ġadât] kelimesi dahi bu bâbdandır ki cemʹi غَدَوَاتٌ [ġadevât]tır, عَشَايَا [ʹaşâyâ] lafzına mukârin olursa, غَدَايَا وَعَشَايَا derler. Gerçi Şihâb’ın bunda makâlesi vardır, lâkin inşâ΄allâhu taʹâlâ mahallinde bast olunur. Kezâlik هَنَأَنيِ ومَرَأَنيِ kavlleri gibi ki lede’l-infirâd اَمْرَأَنيِ derler, niteki zikr olundu. Kezâlik فَعَلْتُ بِهِ مَا سَاءَهُ وَنَاءَهُ kavlleri gibi.

Vankulu Lugatı - الحداثة maddesi

اَلْحِدْثَانُ [el-ḩidšamp;ân] (ḩâ’nın kesriyle ve dâl’ın sükûnuyla) ve

اَلْحَدَاثَةُ [el-ḩadâšamp;et] (fethateynle) Bir nesnenin ibtidâsına ve tarâvetine derler; yukâlu: إِفْعَلْ ذَلِكَ الْأَمْرِ بِحِدْثَانِهِ وَبِحَدَاثَتِهِ أَيْ فِي أَوَّلِهِ وَطَرَاءَتِهِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı