el-ḩadîd ~ اَلْحَدِيدُ

Kamus-ı Muhit - الحديد maddesi

اَلْحَدِيدُ [el-ḩadîd] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Hem-had ve hem-sınır maʹnâsınadır ki birbirine muttasıl ve mücâvir olan arz ve mekânın biridir ki fâsılaları müşterek ola. Sâhibleri ki ikisinin bir sınırı olmakla müşterekü’l-hadd olurlar; tekûlu: دَارِي حَدِيدَةُ دَارِهِ أَيْ حَدُّهَا كَحَدِّهَا Ve

حَدِيدٌ [ḩadîd] Demire denir. Cemʹi حَدَائِدُ [ḩadâ΄id] ve حَدِيدَاتٌ [ḩadîdât] gelir; salâbeti cihetiyle nefsini rahneden menʹ eylediği için yâhûd gayrı menʹ ve defʹ eylediği için yâhûd حِدَّةٌ [ḩiddet] şânından olduğu için ıtlâk olundu. Ve

حَدِيدٌ [ḩadîd] Keskin şey΄e denir; yukâlu: سِكِّيٌن حَدِيدٌ وَحَدِيدَةٌ وَنَابٌ حَدِيدٌ وَحَدِيدَةٌ وَرَجُلٌ حَدِيدُ الطَّبْعِ وَاللِّسَانِ Ve gevişi keskin râyihalı olan hayvâna حَدِيدَةُ الْجِرَّةِ [ḩadîdetu’l-cirret] ıtlâk olunur; yukâlu: نَاقَةٌ حَدِيدَةُ الْجِرَّةِ إِذَا كَانَتْ تُوجَدُ فِيهَا رَائِحَةٌ حَادَّةٌ أَيْ ذَكِيَّةٌ

Vankulu Lugatı - الحديد maddesi

اَلْحَدِيدُ [el-ḩadîd] (ḩâ’nın fethi ve dâl’ın kesriyle) Demir. Ve hem-sınır olan nesne; yukâlu: فُلَانٌ حَدِيدُ فُلَانٍ إِذَا كَانَ أَرْضُهُ إِلَى جَانِبِ أَرْضِهِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı