el-ḣalîf ~ اَلْخَلِيفُ

Kamus-ı Muhit - الخليف maddesi

اَلْخَلِيفُ [el-ḣalîf] ( أَمِيرٌ[emîr] vezninde) İki dağ aralığında olan yola yâhûd dereye denir; ve minhu kavluhum ذِيخُ الْخَلِيفِ أَيْ ضَبُعُهُ Zîrâ mahall-i mezbûrda olan yeleli kurt eşedd ve ahbes olur. ʹAlâ-kavlin dere tarzında kısık yere denir ki su oradan sürʹat ve şiddetle taşra mündefiʹ olur. Ve dağda olan yola denir, gerek yöresinde ve gerek sâ΄ir yerinde olsun, yâhûd mutlakan yola ıtlâk olunur. Ve pek keskin temrenli oka denir. Ve ortasından şakk olunup iki uçları birbirine eklenmiş beze denir; yukâlu: ثَوْبٌ خَلِيفٌ إِذَا شُقَّ وَسَطُهُ وَوُصِلَ طَرَفَاهُ Ve vazʹ-ı hamlinin ikinci gününde mahsûs nâkaya denir; ve minhu yukâlu: رَكِبَ النَّاقَةَ فِي يَوْمِ خَلِيفِهَا وَهِيَ النَّاقَةُ فِي الْيَوْمِ الثَّانِي مِنْ نِتَاجِهَا Ve memeden ağız ardınca gelen süte denir. Mecmûʹunun cemʹi خُلُفٌ [ḣuluf]tur, كُتُبٌ [kutub] vezninde. Ve

خَلِيفٌ [Ḣalîf] Mekke ile Yemen miyânında bir dağın ve bir karyenin ismidir. Ve saçını ense tarafından sarkıtmış hatuna denir. Ve

خَلِيفَا النَّاقَةِ [ḣalîfe’n-nâḵat] (tesniye bünyesiyle) Nâkanın koltukları altına denir, yoksa Cevherî’nin vehmi gibi koltuklarına denmez. Şârih der ki Cevherî bunda Ebû ʹUbeyde’den nâkildir. Ve

خَلِيفٌ [ḣalîf] Sultân-ı aʹzama ıtlâk olunur, خَلِيفَةٌ [ḣalîfet] gibi.

Vankulu Lugatı - الخليف maddesi

اَلْخَلِيفُ [el-ḣalîf] (ḣâ’nın fethi ve lâm’ın kesri ve meddiyle) Şol bezdir ki köhne yerin çıkarıp meremmet kılmış olalar.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı