اَلرَّكْوُ [er-rekv] (زَكْوٌ [zekv] vezninde) Yeri kazmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَكَا الْأَرْضَ رَكْوًا إِذَا حَفَرَهَا Ve ıslâh eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: رَكَا الْأَمْرَ إِذَا أَصْلَحَهُ Ve bir kimse hakkında bed söyleyip kadh ve fasl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: رَكَا عَلَيْهِ إِذَا أَثْنَى عَلَيْهِ قَبِيحًا Ve te΄hîr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: رَكَا الشَّيْءَ إِذَا أَخَّرَهُ Ve mukîm olmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَكَا بِالْمَكَانِ إِذَا أَقَامَ Ve bir nesneyi çekip muhkem bağlamak maʹnâsınadır; yukâlu: رَكَاهُ إِذَا شَدَّهُ Ve davara karârdan ziyâde yük yükletmek maʹnâsınadır; yukâlu: رَكَا الْبَعِيرَ إِذَا ضَاعَفَهُ
اَلرَّكْوُ [er-rekv] (râ’nın fethi ve kâf’ın sükunuyla) Devenin yükin muzâʹaf kılmak; tekûlu: رَكَوْتُ الْحِمْلَ عَلَى الْبَعِيرِ إِذَا ضَاعَفْتَهُ Ve
رَكْوٌ [rekv] Bir kimseye isnâd-ı mâ-lem yekün etmeğe dahi derler; tekûlu: رَكَوْتُ عَلَى فُلَانٍ اَلذَّنْبَ إِذَا وَرَّكْتَهُ Ve
تَوْرِيكٌ [tevrîk] İftirâ etmeğe derler. Ve
رَكْوٌ [rekv] Bâkî kalan günü ikâmet etmeğe dahi derler; tekûlu: رَكَوْتُ بَقِيَّةَ يَوْمِي أَيْ أَقَمْتُ Ve
رَكْوٌ [rekv] Bir nesneyi ıslâh etmeğe dahi derler; tekûlu: رَكَوْتُ الشَّيْءَ أَرْكُوهُ إِذَا شَدَدْتَهُ وَأَصْلَحْتَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı