اَلرَّكُّ [er-rekk] (شَكٌّ [şekk] vezninde) ve
اَلرَّكَاكَةُ [er-rekâket] (سَمَاحَةٌ [semâḩat] vezninde) Bir nesne süst ve zaʹîf olmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَكَّ الشَّيْءُ رَكًّا وَرَكَاكَةً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا ضَعُفَVe yufka olmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَكَّ الشَّيْءُ إِذَا رَقَّVe bir nesnenin baʹzını baʹzı üzere atmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَكَّ الشَّيْءَ رَكًّا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا طَرَحَ بَعْضَهُ عَلَى بَعْضٍ Ve bir nesneyi bir kimsenin boynuna ilzâm eylemek maʹnâsınadır, boyuna tavk geçirmek gibi; yukâlu: رَكَّ الذَّنْبَ فِي عُنُقِهِ إِذَا أَلْزَمَهُ إِيَّاهُ Ve bir nesnenin hacm ve cüssesini bilmek için el ile sıkıp yoklamak maʹnâsınadır; yukâlu: رَكَّ الشَّيْءَ بِيَدِهِ إِذَا غَمَزَهُ لِيَعْرِفَ حَجْمَهُ Ve çalışarak cimâʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: رَكَّ الْمَرْأَةَ إِذَا جَامَعَهَا فَجَهَدَهَا Ve
رَكٌّ [rekk] Azca yağmura, ʹalâ-kavlin çisintiden ziyâdece olana denir; râ’nın kesriyle de lügattır, رَكِيكَةٌ [rekîket] dahi denir, ke-mâ se-yuzkeru; cemʹi أَرْكَاكٌ [erkâk] ve رِكَاكٌ [rikâk]tır râ’nın kesriyle. Ve
رَكٌّ [rekk] Bulut çisinti yağdırmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَكَّكَتِ السَّمَاءُ رَكًّا إِذَا جَاءَتْ بِالرَّكِّVe
رَكٌّ [Rekk] Cebel-i Selmâ şarkîsinde bir su adıdır. Zuheyr işbu: “ثُمَّ اسْتَمَرُّوا وَقَالُوا إِنَّ مَشْرَبَكُمْ || مَاءٌ بِشَرْقِيِّ سَلْمَى فِيهِ أَوْ رَكَكُ”beytinde zarûret için fekk-i idgâm eyledi.
اَلرَّكِيكُ [er-rekîk] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) ve
اَلرُّكَاكُ [er-rukâk] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) ve
اَلرُّكَاكَةُ [er-rukâket] (غُرَابَةٌ [ġurâbet] vezninde) ve
اَلْأَرَكُّ [el-erekk] (hemzenin ve râ’nın fethi ve kâf’ın teşdîdiyle) Zâtında fürû-mâye ve nâkes olarak re΄y ve ʹakl ve idrâki zaʹîf olan adama denir, ʹalâ-kavlin gayret ve nâmûsu olmayan yâhûd ehli ʹindinde vakʹ ve mehâbeti olmamakla kendisini eslemeyip ve mübâlât eylemez olan kimseye denir; mü΄ennesi رُكَاكَةٌ [rukâket]tir ve müzekkeri gibi رَكِيكٌ [rekîk]tir; cemʹi رِكَاكٌ [rikâk]tır râ’nın kesriyle; yukâlu: رَجُلٌ رَكِيكٌ وَرُكَاكٌ وَرُكَاكَةٌ وَأَرَكُّ أَيْ فَسْلٌ ضَعِيفٌ فِي عَقْلِهِ وَرَأْيِهِ أَوْ مَنْ لَا يَغَارُ أَوْ مَنْ لَا يَهَابُهُ أَهْلُهُVe ʹilm ve ʹirfânı kalîl olan adama رَكِيكُ الْعِلْمِ [rekîku’l-ʹilm] ıtlâk olunur; yukâlu: هُوَ رَكِيكُ الْعِلْمِ أَيْ قَلِيلُ الْعِلْمِ
اَلرَّكَاكَةُ [er-rekâket] (râ’nın fethi vekâf’ın tahfîfiyle) Şol kimsedir ki ehli üzere gayret çekmeye. Ve fi’l-hadîsi: “أَنَّهُ لَعَنَ الرَّكَاكَةَ” Yaʹnî bî-hamiyyet olanlara laʹn etti.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı