اَلرَّمْيُ [er-remy] (râ’nın fethi ve mîm’in sükûnuyla) ve
اَلرِّمَايَةُ [er-rimâyet] (كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde) Atmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَمَاهُ وَبِهِ يَرْمِيهِ رَمْيًا وَرِمَايَةً إِذَا أَلْقَاهُ Ve yukâlu: رَمَى السَّهْمَ عَنِ الْقَوْسِ وَعَلَى الْقَوْسِ وَلَا يُقَالُ رَمَى بِالْقَوْسِ Zîrâ bâ΄ remy olunacak nesneye dâhil olur, pes elden yayı remy ederse o vaktte رَمَى بِالْقَوْسِ denir. Ve
رَمْيٌ [remy] Bir nesne üzere ziyâde olmak maʹnâsına müstaʹmeldir; gûyâ ki o nesneyi atıp geçmiş olur; yukâlu: رَمَى عَلَى الْخَمْسِينَ إِذَا زَادَهُve yukâlu: لَهُ عَلَيْهِ رَمْيًا أَيْ فَضْلٌ وَزِيَادَةٌ Ve nusret eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir, gûyâ ki beriye nusretle aʹdâyı remy eder; yukâlu: رَمَى اللهُ لَهُ أَيْ نَصَرَهُ Ve kavluhum: رَمَى اللهُ فِي يَدِهِ وَأَنْفِهِ وَغَيْرِ ذَلِكَ دُعَاءٌ عَلَيْهِ Yaʹnî kelâm-ı mezkûr bed-duʹâdır, “Hak taʹâlâ onun eline yâ burnuna yâhûd sâ΄ir ʹuzvuna ʹillet ilkâ eylesin” demektir.
اَلرِّمَايَةُ [er-rimâyet] (râ’nın kesriyle) Kezâlik atmak; tekûlu: رَمَيْتُ السَّهْمَ رَمْيًا وَرِمَايَةً وَرَمَيْتُ عَنِ الْقَوْسِ ve رَمَيْتُ عَلَيْهَا derler, رَمَيْتُ بِهَا demezler. Ve
رَمْيٌ [remy] Yardım edip ihsân etmeğe dahi derler; yukâlu: رَمَى اللهُ لَكَ أَيْ نَصَرَكَ وَصَنَعَ لَكَ Ve
رَمْيٌ [remy] Ziyâde kılmak maʹnâsına da gelir; tekûlu: رَمَيْتُ عَلَى الْخَمْسِينَ إِذَا زِدْتَ Yaʹnî elli yaşından tecâvüz etsen meselâ.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı