eḋ-ḋabṯ ~ اَلضَّبْطُ

Kamus-ı Muhit - الضبط maddesi

اَلضَّبْطُ [eḋ-ḋabṯ] (رَبْطٌ [rabṯ] vezninde) ve

اَلضَّبَاطَةُ [eḋ-ḋabâṯat] (كَرَامَةٌ [kerâmet] vezninde) Bir nesneyi hazm ve basîret ve hüsn-i tedbîr ile hıfz eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: ضَبَطَ الشَّيْءَ ضَبْطًا وَضَبَاطَةً مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا حَفِظَهُ بِالْحَزْمِ Ve minhu’l-meselu: “هُوَ أَضْبَطُ مِنْ ذَرَّةٍ” Zîrâ hurde karınca kısmı kendiden büyük nesneyi çekip zabt ederek götürür ve gâhca yukarıdan aşağı düşmüş iken yine ağzında olan şey΄i zabt edip salıvermez. Kezâlik emsâldendir ki “أَضْبَطُ مِنْ عَائِشَةَ بْنِ عَثْمٍ” derler. Mezbûr bir gün develerini suvarmak için kuyu başına götürüp ve kovayı doldurmak için kardeşini aşağıya indirdi. Mezbûr kuyu içre kova doldurmağa meşgûl iken taşrada develer izdihâm eylemekle nâgâh yavrularından birisi kuyuya düştü. Kuyunun içerisi vâsiʹ olmakla çabuk deprenip taşradan kuyruğuna yapışıp duvara sıkıştırmakla aşağıya salıvermeyip muhkem zabt eyledi. Aşağıdan kardeşi “Ey birâder meded, helâk olacağım!” diye haykırdıkta yukarıdan ذَاكَ إِلَى ذَنْبِ الْبَكْرَةِ Yaʹnî بَكْرَةٌ [bekret]in ki genç nâka demektir, eğer kuyruğu koparsa üzerine düşüp helâkın emr-i mukadderdir dedi. Pes ne hâl ise elinden salıvermeyip hezâr zor ve zâr ile çekip çıkardı. Ve

ضَبْطٌ [ḋabṯ] Yere ʹumûm üzere yağmur yağıp her mahalline şâmil olmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: ضُبِطَتِ الْأَرْضُ عَلَى الْمَجْهُولِ إِذَا مُطِرَتْ يَعْنِي عُمُومًا

Vankulu Lugatı - الضبط maddesi

اَلضَّبْطُ [eḋ-ḋabṯ] (ḋâd’ın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Bir nesneyi re΄yle hıfz etmek.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı