eḋ-ḋiḩḩ ~ اَلضِّحُّ

Kamus-ı Muhit - الضح maddesi

اَلضِّحُّ [eḋ-ḋiḩḩ] (ḋâd’ın kesri ve ḩâ’nın teşdîdiyle) Güneşin nûr ve ziyâsına denir ki zemîn üzere vâkiʹ ola. Mü΄ellifin اَلشَّمْسُ وَضَوْؤُهَا taʹbîri أَعْجَبَنِي زَيْدٌ وَكَرَمُهُ kabîlindendir. Kâle’ş-şârih ve minhu’l-hadîsu: “لاَ يَقْعُدَنَّ أَحَدُكُمْ بَيْنَ الضِّحِّ وَالظِّلِّ فَإِنَّهُ مَقْعَدُ الشَّيْطَانِ” Ve

ضِحٌّ [ḋiḩḩ] Aslâ sütresi olmayıp sahrâ gibi açık ve bâriz ve zâhir yere denir. Ve dâ΄imâ güneş dokunur olan yere denir ki güney taʹbîr olunur; ve minhu’l-meselu: “جَاءَ بِالضِّحِّ وَالرِّيحِ” أَيْ بِمَا طَلَعَتْ عَلَيْهِ الشَّمْسُ وَمَا جَرَتْ عَلَيْهِ الرِّيحُ وَلاَ تَقُلْ بِالضِّيحِ Yaʹnî “Filân üzerlerine güneş doğup ve üzerlerine yel esen nesneleri alıp geldi” ki murâd emvâl-i kesîre getirdiğini işʹârdır. Ve ʹâmme yâ ile بِالضِّيحِ ʹunvânında tefevvüh etmeleriyle mü΄ellif nehy eylemiştir.

Vankulu Lugatı - الضح maddesi

اَلضِّحُّ [eḋ-ḋiḩḩ] (ḋâd’ın kesriyle) Güneş. Ve fi’l-hadîsi: “لَا يَقْعُدَنَّ أَحَدُكُمْ بَيْنَ الضِّحِّ وَالظِّلِّ فَإِنَّهُ مَقْعَدُ الشَّيْطَانِ” Ve kavluhum: “جَاءَ فُلَانٌ بِالضِّحِّ وَالرِّيحِ” Yaʹnî “Üzerine güneş doğup üzerine yel esen kimseler ile geldi” ki maksûd kesreti işʹârdır. Ve ʹâmmenin بِالضِّيحِ وَالرِّيحِ dediğinin yâ ziyâde etmekle aslı yoktur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı