اَلْمَعْقُلَةُ [el-maʹḵulet] (mîm’in fethi ve ḵâf’ın zammıyla) Tevzîʹ-i garâmet cihetiyle edâ olunan mâla denir; yukâlu: صَارَ دَمُهُ مَعْقُلَةً عَلَى قَوْمِهِ أَيْ غُرِمَ عَلَيْهِمْ Ve hûn-bahâya denir; yukâlu: لَنَا عِنْدَ فُلَانٍ ضَمَدٌ مِنْ مَعْقُلَةٍ أَيْ مِنْ دِيَةٍ كَانَتْ عَلَيْهِ Cemʹi مَعَاقِلُ [meʹâḵil]dir; ve minhu yukâlu: هُمْ عَلَى مَعَاقِلِهِمُ الْأُولَى أَيْ عَلَى حَالِ الدِّيَاتِ الَّتِي كَانَتْ فِي الْجَاهِلِيَّةِ Yaʹnî diyetleri zamân-ı Câhiliyye’de ne resme edâ ederlerse hâliyâ o vazʹ üzere edâ ederler. Ve baʹzılar عَلَى مَرَاتِبِ آبَائِهِمْ ʹibâretiyle tefsîr eylediler. Ve
مَعْقُلَةُ [Maʹḵulet] Dehnâ΄ nâm mevziʹde bir düz ovanın adıdır.
اَلْمَعْقُلَةُ [el-Maʹḵulet] (mîm’in fethi ve ḵâf’ın zammı ile) Dehnâ nâm mevziʹde bir yerdir. Ve mezbûr yere اَلْمَعْقُلَةُ [el-Maʹḵulet] dediler suyu imsâk ettiği için, devâ batnı imsâk ettiği gibi. Ve
مَعْقُلَةٌ [maʹḵulet] Diyete dahi derler; yukâlu: لَنَا عِنْدَ فُلَانٍ ضَمَدٌ مِنْ مَعْقُلَةٌ أَيْ بَقِيَّةٌ مِنْ دِيَةٍ كَانَتْ عَلَيْهِ Ve
مَعْقُلَةٌ [maʹḵulet] Garâmet tarîkiyle edâ olunan mâla dahi derler; yukâlu: صَارَ دَمُ فُلَانٍ مَعْقُلَةً عَلَى قَوْمِهِ إِذَا صَارُوا يَدُونَهُ أَيْ صَارَ غُرْمًا يُؤَدُّونَهُ مِنْ أَمْوَالِهِمْ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı