ceʹâri ~ جَعَارِ

Kamus-ı Muhit - جعار maddesi

جَيْعَرُ [ceyʹar] (حَيْدَرٌ [ḩayder] vezninde) ve

جَعَارِ [ceʹâri] (قَطَامِ [ḵaṯâmi] vezninde) ve

أُمُّ جَعَارِ [ummu ceʹâri] ve

أَمُّ جَعْوَرٍ [ummu caʹver] (جَعْفَرٌ [caʹfer] vezninde) Dişi sırtlana ıtlâk olunur, جَعْرٌ [caʹr]ı kesîr olduğu için ve mine’l-emsâli: “تِيسِي جَعَارِ” yâhûd “عِيثِي جَعَارِ” Bu mesel bir adamı tekzîb ve kelâmını ibtâl eylemek maʹrizinde darb olunur. “تِيسِي جَعَارِ” kavli ki emr-i muhâtabadır, كُونِي كَالتَّيْسِ فِي حُمْقِهِ يَا ضَبُعُ demektir, zîrâ teke kısmı pek ahmak olur; kâbil-i tasdîk olmayan kelâm mütekellimin hamâkatine dâlldir. Ve عِيثِي kelimesi ifsâd maʹnâsına olan عَيْثٌ [ʹayšamp;]tan emr-i hâzırdır; yukâlu: عَاثَ الذِّئْبُ الْغَنَمَ إِذَا أَفْسَدَهَا Yaʹnî “Yalan sözler ile göreyim seni bir fesâd ilkâ eyle” me΄âlinde olur. Kezâlik emsâldendir ki “رُوعِي جَعَارِ” derler, zamm-ı râ-i رُوعِي ile ki bu dahi emr-i muhâtabadır, korkak kimse tezellül ve firâra ibtidâr eyledikte darb olunur ve yukâlu: رُوعِي جَعَارِ وَانْظُرِي أَيْنَ الْمَفَرُّ

Vankulu Lugatı - جعار maddesi

جَعَارِ [ceʹâri] (cîm’in fethi ve râ’nın kesri üzere binâsıyla) Sırtlan dedikleri yeleli kurdun ismidir ki جَعَارِ [ceʹâri] dedikleri جَعْرٌ [caʹr]ı yaʹnî necâseti çok olduğu içindir, kesr üzerine mebnî oldu, zîrâ bunda ʹadl ve te΄nîs ve sıfat-ı gâlibe cemʹ oldu. Ve sıfat-ı gâlibeden murâd budur ki mevsûfu üzerine gâlib olmuştur bir haysiyyetle ki mevsûfu onunla bilinir olmuştur, ismiyle bilindiği gibi. Ve bu جَاعِرَةٌ [câʹiret]ten maʹdûldür, kaçan ki iki sebeble ism sarftan menʹ olunduysa üç sebeble mebnî olması lâzım oldu, zîrâ menʹ-i sarftan sonra lâzım gelen hâlet binâdır. Ve bu ihtiyâr-ı Cevherî’dir, zîrâ sâ΄irler katında esbâb-ı menʹ-i sarf üç olmak ve üçten ziyâde olmak mûcib-i binâ değildir. Ve حَلَاقِ [ḩalâḵi] de dahi hâl böyledir. Ve حَلَاقِ [ḩalâḵi] ḩâ-i mühmele ile meniyyetin yaʹnî mevtin ismidir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı